31 Temmuz 2009 Cuma

Bedava Nero 9

Nero, son birkaç sürümünde o kadar genişledi ki, içinde onlarca ekstra fonksiyon barındırır oldu. Tabii böylelikle hem programın kapladığı alan arttı, hem de hızı düştü. Fakat Nero, tüm bunları bir kenara atıp sadece CD/DVD yazmaya yönelik “zayıflatılmış” bir Nero 9’u kullanıma sundu, üstelik ücretsiz. 

Windows XP, Vista ve 7 altında da çalışan bu sürüm 55 MB boyutuyla dikkat çekiyor. Ayrıca bir yandan fonksiyonların azalması, diğer yandan kullanımın basitleşmesi için arayüz de oldukça sadeleştirilmiş. 

Nero 9’un ücretsiz sürümüne http://www.nero.com/eng/downloads-nero9-free.php

Download butonunun etkinleşmesi için geçerli bir e-posta adresi girmeniz gerekiyor.

21 Temmuz 2009 Salı

Turkcell 4G hızında

Turkcell hız tartışmalarına son noktayı koydu: Turkcell, LTE testlerinde saniyede 170 Mbps’leri aşan hızlara ulaştı ve Türkiye’deki en hızlı veri transferini yaptı. Turkcell’in, Ericsson’la birlikte yaptığı LTE testlerinde veri hızı, saniyede 170 Mbps’i aşan hızlara ulaştı.



A tipi lisans avantaj oldu

3G için aldıkları A tipi lisansın, bir sonraki mobil genişbant teknolojisi olan LTE için kendilerine önemli bir avantaj sağladığını belirten Turkcell’in Şebeke Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlter Terzioğlu, Turkcell altyapısı üzerinde mobil ortamda ulaşılan hızın benzersiz bir kullanıcı deneyimi sunduğunu belirtti.

Turkcell LTE Advanced

Terzioğlu Turkcell’in, LTE denemelerini gerçekleştirmek, endüstrileşmesini sağlamak, standartlarına yön vermek ve global bir ekosistem oluşturmak amacıyla çalışan LSTI Forum’daki üyeliğini de hatırlatarak, Turkcell’in, LTE teknolojisi konusunda da Türkiye’de öncü rolü üstlendiğini vurguladı. Turkcell, ayrıca Avrupa Birliği projeleri ve LSTI Forum’daki tecrübelerini kullanarak LTE sonrası için geliştirilmekte olan ve saniyede 1 Gbit’lerin iletiminin hedeflendiği “LTE Advanced” teknolojisinin çalışmalarına da devam ediyor.

alıntı

Savaşta cesetleri yiyen robot: EATR

İddiaya Göre: ABD ordusu için geliştirilen EATR, insan cesetlerini yiyerek enerji elde edebilecek.

Pentagon'un bir Maryland şirketine verdiği ihale bilim kurgu filmlerinden çıkma bir robotun doğmasına sebep oldu. Kendini organik materyalle besleyen, güç ihtiyacını karşılayan bir robot geliştirildi. Adı da EATR yani yiyici oldu. Açılımı Energetically Autonomous Tactical Robot.

EATR her türlü fosil yakıtı kullanabildiği gibi her türlü karbon bazlı organik enerji kaynağından faydalanabiliyor. Etrafta bulduğu bitkileri kullanarak aylarca sahada kendi kendine görevine devam edebiliyor. Haberin buraya kadar olan kısmında sorun yok. Ancak Fox haberlerine göre bu robot savaş alanındaki hayvan ve insan cesetlerini de kullanacak!
Savaş alanında bol bol bulunan cesetleri de kullanarak enerji üretecek bir robot fikri insanlarda dehşet uyandırdı. Neyse ki sonradan EATR'ı geliştiren firma bunu yalanladı. Savaş alanında cesetlere zarar vermenin Cenevre Sözleşmesi'ne suç olduğunu belirten firma, EATR'ın masum olduğunu, genel olarak çalı çırpıyla besleneceğini söyledi. Yerde bulamazsa da minik elektrikli testeresiyle kesebilecek.

Yine de biraz düşünürsek ihtimal hala orada. Organik enerji kaynaklarını değerlendiren, yemek yiyen bir robotun hele ki savaş alanı kullanımı tüyler ürpertici bir fikir. Bu teknoloji sayesinde devriye bölgesine giren insan ve hayvanları ateş açıp öldüren, sonra da yiyerek devriyeyi sürdüren robotlar mümkün oluyor. 

Devriyeden öte, enerji sıkıntısı olmadan gezegen üzerine organik yaşamın olduğu her yerde çalışabilecek, insan gibi varlığını sürdürebilecek robotlar mümkün hale geliyor.

alıntı

17 Temmuz 2009 Cuma

Sigara bir kanser üreticisidir.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) nun yayınladığı son rapora göre, dünya genelinde bütün ölümlerin %35'i kanserden ileri geliyor.

Sigara, akciğer başta olmak üzere, gırtlak, ağız, dil, mide, oniki parmak, ince ve kalın bağırsak, karaciğer, cilt, göğüs, rahim ve prostat kanserlerinin, göz ve beyin tümörlerinin çoğunlukla temeldeki sebebidir.

Günde bir paket sigara içen birinin içmeyene göre akciğer kanserine yakalanma ihtimali 20 misli fazladır.

Sigara, kanı pıhtılaştırdığından damar çeperlerini kalınlaştırır. Bunun sonucu damar sertliği ve yüksek tansiyon oluşur. Bu oluşum; göz, beyin, kalp, karaciğer, böbrek başta olmak üzere bütün damarlarda çatlama, yırtılma ve tıkanmalar yapar. Kan dolaşımı yavaşlar, nabız sayısı artar, solunum yetmezliği görülür. Hafıza kaybı, görme bozuklukları, işitme bozuklukları, felçler, böbrek ve karaciğer bozuklukları hayati tehlikeye atmaktadırlar.

Sigara, hücrelerimize hayat ve enerji veren C ve B vitaminlerinin düşmanıdır. 

Sigara, tükürük akımını azaltır, bu da akciğer hastalığına götürür.

Sigara, alınan ilaçları etkisizleştirebiliyor.

Sigara içenlerde hastalık, yara ve ameliyatların tedavi süresi uzun sürüyor.

Günde bir paket sigara içen 20 yılda 5 - 7 kg katran vücuduna depo etmiş olur.


Sigara, dişleri sarartır, cilt güzelliğini ve rengini bozar, göz parlaklığını kaybeder, ses tellerinin ahengini bozar.

Sigara aile bütçesini olumsuz şekilde etkiler, yangınlara sebep olur, çevre kirliliği yaratır.

(Sigara Raporu ,- Türkiye Yeşilay Cemiyeti)

16 Temmuz 2009 Perşembe

Audi 100 yaşında

Alman otomotivciliğinin yıldızlarından Audi, yüzüncü kuruluş yıldönümünü şirket merkezinin bulunduğu Ingolstadt’daki “museum mobile” sürekli sergisinde hazırladığı bir özel gösteriyle kutluyor.

‘Teknik mükemmelliğin tarihi' temasını işleyen bu özel sergide Audi’nin en eski modellerini görmek mümkün. Audi müzesinde sergilenen İkinci Dünya Savaşı öncesinin 16 Audi modeli arasında, şirketin piyasaya çıkardığı 1911 modeli ilk otomobil ile 225 Front Roadster adlı 1935 yılından kalma spor modeli büyük ilgi topluyor.

Her şey bir anlaşmazlıkla başladı. O tarihe kadar Mannheim’deki Carl Benz şirketinde çalışan otomobil mühendisi August Horch 1899 yılında serbest iş hayatına atıldı. Adını taşıyan şirketinde ilk kez motorun arka aks yerine ön aks üzerine asıldığı bir otomobil imal eden August Horch, Carl Benz ile anlaşamadığı için 16 Temmuz 1909’da Zwickau kentinde yine adını verdiği ikinci bir şirket kurdu. 

Audi adı nereden geliyor?

Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: İsim hakkıyla ilgili davayı kaybettiği için otomobillerine yeni bir marka arayan Horch’un imdadına, bir dostunun on yaşındaki oğlu olan Heinrich Fikentscher yetişti. Latincesi kuvvetli olan bu ilkokul öğrencisi, ‘dinle!’ anlamına gelen Horchu’u Latinceye tercüme etti ve ortaya Audi çıktı. Horch 1910 yılının Nisan ayında Audi markasını tescil ettirdikten sonra seri imalata başladı. Avusturya Alplerindeki ünlü otomobil yarışını üç kez kazanan Audi’ler aynı zamanda teknolojinin de öncüsüydü. Alüminyum motor gövdesi, düz vites, motor devir saati ve sol direksiyon Audi’nin otomobil dünyasına kazandırdığı yeniliklerdi. 

Otomobil tarihi öğreten Profesör Peter Kirchberg, 1928 yılında hisse çoğunluğu DKW’ye (de ka ve) geçen Audi’nin dünya ekonomik krizi sırasında hayatta kalabilmek için diğer otomobil üreticileriyle birleşmek zorunda kaldığını anlatıyor:

“1932 yılında çizilen iç içe geçmiş dört halka Auto Union’un marka sembolü oldu. 
Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Halkalardan her biri birleşen dört şirketi, yani Audi, DKW, Horch ve Wanderer’i temsil ediyordu.”

...ve ikinci montaj tesisi

Savaştan sonra Sovyet işgal bölgesinde kalan tesisler yeni bir ad altında Trabant’ı imal etmeye başladı. Audi Anonim Şirketi’nin Ingolstadt’taki merkezi 1945 yılında sahneye çıktı. Savaştan sonra DKW’lerin yedek parça ihtiyacını karşılamak için kurulan depo zamanla Auto Union’un ikinci montaj tesisine dönüştü ve August Horch bu fabrikada motosiklet ve kamyon da üretmeye beşladı.

Horch 1951’de öldü. 1958 yılında Daimler Benz küçük modeller imal etmek üzere şirketi satın aldı. Ingolstadt’taki tesisler 1965 yılında Volkswagen’e satıldı. Volkswagen ünlü kaplumbağa modelini imal ettiği bu fabrikada başka marka altında otomobil üretilmesine izin vermiyordu. Ama baş mühendis Ludwig Krauss gizlice Audi’yi Audi yapan otomobilin tasarımını hazırladı.

1985 milat oldu

Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: 1976 yılına kadar Audi 100 modelinden 830 bin adet imal edildi.

1970’lerde şirket Audi NSU Auto Union A.Ş. adını aldı. NSU’nun 1977’de kepenkleri indirmesiyle bu isim de anlamını kaybetmişti. Audi A.Ş.’nin otomotivcilik dünyasına adım atması 1985 yılını bulur. Audi teknik öncülüğüyle Mercedes ve BMW gibi büyüklerle arasındaki farkı kapatmaya başladı. Yönetim kurulu başkanı Rupert Stadler kriz nedeniyle satışlarının bir yılda 200 bin düşerek 900 bin adede düştüğünü ama krizi en az zararla atlatacaklarını söylüyor:

“Bu yılın ilk üç ayında piyasa %21,3 oranında daralır ve lüks otomobil satışları %30 oranında gerilerken Audi sadece %16 oranında daha az otomobil sattı. Yani durumu rakiplerinden çok daha iyi.”

Haziran ayında satışlarını %1,3 oranında arttıran Audi diğer markalarla paylaştığı yurtdışı tesislerindeki yüksek kapasite kullanımı sayesinde maliyeti düşürebiliyor. Çin ve ABD pazarındaki şahlanışıyla da göz dolduran 100 yıllık Audi önümüzdeki aylarda çıkaracağı yeni modelleriyle, teknolojik liderliğini kaybetmeye niyetli olmadığını bir kez daha gösterecek.

T.C Kimlik Numarası hakkında açıklama

Bir süredir, internet forumlarında ve e-maillerde TC Kimlik numaraları ile ilgili bir komplo teorisi dolaşıyor. Çevrelerindeki tüm kişilerin kimlik numaralarının çift olması üzerine yaratılan teori bunun bir çeşit fişleme olduğu iddiasını taşıyor. 

Ancak T.C. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre işin aslı, kredi kartlarının numaralandırılmasında da kullanılan ve bir çeşit sağlama yaratan algoritma.

İnternette söylentiler ve komplo teorileri daha çabuk yayılıyor. Nitekim, geçtiğimiz hafta TC Kimlik numaraları ile ilgili bir teori bazı forumlarda ve mail listelerinde geniş bir tartışma alanı buldu.

Kimlik numaranızı kontrol ederseniz, sonu çift numara ile bitiyor. Çevresindeki herkesin kimlik numarasının çift numara ile bittiğini gören kişilerin yarattığı komplo teorisi, bu yolla insanların, mezhep ya da etnik kökenlerine göre fişlendiği şeklindeydi.

Ancak T.C. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, bunun bir algoritma olduğunu açıkladı. Buna göre sistem, kredi kartlarının numaralarının yaratılmasında da kullanılan ve sahteciliği engelleyen bir çeşit sağlama algoritması.

Açıklamada, tek rakamla (1, 3, 5, 7, 9) biten bir TC kimlik numarası olmadığı yani iddia edildiği gibi bir fişlemenin olmadığı belirtilirken, elektronik ortamda kaydedilen tüm numaraların sistem gereği çift rakam (0,2,4,6,8) olduğu belirtildi.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, açıklamada TC kimlik numarasının son hanesinde tek rakam olan vatandaş varsa, işlemlerde sorun çıkacağı için, en yakın nüfus dairesine giderek bu hatayı düzeltmesi gerektiğini de not etti.

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri nden aldığımız açıklama şu şekilde;

T.C. Kimlik numaraları 11 haneden oluşur. T.C. Kimlik numaralarının son 2
rakamı ise doğrulama (verification) hanesidir. Yani diğer bir deyiş ile
bir T.C. Kimlik numarasının doğru olup olmadığını anlamak için
yerleştirilmiş bir algoritmadır. Bu yöntem birçok yerde, kredi kartı numaralarında, banka hesaplarında vs kullanılmaktadır. Amacı ise sahtekarlığı ve dolandırıcılığı önlemektir.

Kimlik numaralarınızın ilk on hanesini toplarsanız, elde ettiğiniz
rakamın 1 ler basamağı sizin kimlik numaranızın 11. Hanesini oluşturur ve
matematiksel algoritma gereği de çifttir.

Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası uygulamasında vatandaşlara herhangi bir ayrım yapılması iddiaları ise tamamen gerçekdışı ve asılsızdır.

Windows 7 Sürümleri Türkiye Fiyatları

Microsoft’un bütün dünyada 22 Ekim 2009 tarihi itibarıyla tüketiciyle buluşacak yeni işletim sistemi Windows 7’nin farklı sürümleri için, Türkiye’de önerilen (kutu ürünler için) son kullanıcı liste fiyatları belirlendi. Paralel olarak PC üreticileri ile birlikte OEM Güncelleme Garantisi Programını başlattı. 

Windows 7 Sürümleri Türkiye Fiyatları (kutu ürünler için)

Windows 7 Türkiye’de (kutu ürün olarak) Home Basic, Home Premium, Professional ve Ultimate sürümleriyle tüketicilerle buluşacak. Türkiye için açıklanan son kullanıcı liste fiyatlarına (vergiler hariç) göre bu sürümler aşağıdaki gibidir. 

Tam Sürüm

Home Basic             123.00 US$
Home Premium       145.00 US$
Professional            236.00 US$
Ultimate                  250.00 US$

Dün Microsoft Global tarafından açıklanan listede Windows 7’nin farklı sürümlerinin yurtdışındaki, özellikle de ABD’deki satış fiyatlarını içermektedir. Bu fiyatlar aşağıda görülebilir:

Tam Sürüm Yükseltme Sürümü

Home Premium    199.99 US$ - 119.99 US$
Professional         299.99 US$ - 199.99 US$
Ultimate               319.99 US$ - 219.99 US$


Türkiye’de sadece full versiyonu satışa sunulacak olan Windows 7 sürümleri, ABD full versiyon satış fiyatlarından daha uygun fiyatlarla kullanıcıların hizmetine sunulacaktır. 

Windows 7 OEM Güncelleme Garantisi Programı 

26 Haziran 2009’dan itibaren “Windows 7 OEM Upgrade Garantisi” programı başlatılmıştır. Buna göre uygun Windows sürümlerini yüklü olarak yeni bilgisayar alan tüketiciler Windows 7’ye ücretsiz* yazılım güncelleme hakkına sahip olacaklardır. 

* Microsoft tarafından ücretsiz olarak sağlanmış olan Windows 7 Medya’sı, COA ve ürün anahtarının tüketiciye ulaştırılması için PC Üreticisi tarafından ilave ücretler talep edilebilir. 

Bu imkandan sadece aşağıda listelenmiş Windows sürümleri faydalanabilmektedir:

• Windows Vista Home Premium

• Windows Vista Business

• Windows Vista Ultimate

Aşağıda listelenmiş Windows sürümleri ise OEM Güncelleme programı ile GÜNCELLENEMEMEKTE ancak Windows 7 Full Sürüm kutu ürünü ile Windows 7’ye yükseltilebilmektedir:

• Windows Vista Home Basic

• Windows Vista Starter

• Tüm Windows XP Sürümleri

Windows 7 için ön siparişler başladı

Microsoft’un resmen 22 Ekim’de piyasaya çıkacak yeni işletim sistemi Windows 7 için bugünden itibaren siparişler almaya başlanıyor. Kullanıcı, 50 Euro’ya sistemin “home Premium” versiyonuna sahip olacak.

Windows 7, öncekilere oranla daha az enerji tüketme iddiasında. Birden fazla dokunmalı arayüzleri destekleyen Windows 7, ev ağı kurmada kolaylık sağlıyor. Microsoft’un Başkanı Steve Ballmer, yeni sistemi anlatırken, “Windows 7 şimdiye dek piyasaya çıkarılan Windows işletim sistemlerinin en iyisi” ifadesini kullanıyor.

Ballmer, kullanıcıların Vista’daki sorunlarla bu işletim sisteminde karşılaşmayacakları görüşünde. Ballmer, “Buna tüm doğru içerikleri koyduk. Yalınlık, güvenilirlik ve hız… Doğruyu elde etmek için çok çalıştık ve becerdik” sözleriyle Windows 7′ye olan inancını dile getiriyor.

Microsoft’un yeni işletim sistemi öncekilere oranla daha çabuk açılıp kapanırken, daha az güvenlik alarmı verecek. Yeni sistemle çalışan dizüstü bilgisayarlar daha az enerji tüketecek, böylece batarya ömrü uzayacak.

Tabi bu bir satış stratejisi ve reklam, ama benim deneyimlerime göre Windows 7 gerçek anlamda Windows Vista'dan oldukça üstün.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Türk Hacker'lar Çin'e Saldırıyor!

Yaşanan insanlık dışı dramın ardından ünlü Türk Hacker grubu Ayyıldız TİM mesaiye başladı.

Daha önce de yaptığı pek çok eylemle adından söz ettirmiş olan Türk Hacker grubu Ayyıldız TİM, Çin'deki Uygur Türklerine karşı yapılan katliam sonrasında yeni hedefini belirledi!

Şu ana kadar 2000'e yakın siteyi çökerttiği söylenen grubun öncelikli hedefi Çin'deki kamu kuruluşları oldu. Eylemlerinin askeri siteler ve bankalar ile devam edeceğini açıklayan Ayyıldız TİM'e İnternet kullanıcılarından büyük destek yağıyor. 

Grubun resmi sitesine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Hacker'ların yeni hedefi kişisel bilgisayarlar.

ABD ve Güney Kore'yi vuran hacker'ların yeni hedefi hepimizin korkulu rüyası olan format!

Güney Koreli bir hükümet ajansı ve internet güvenliği firması Amerika ve Kore'de siteleri yavaşlatan siber saldırıların yeni bir safhaya gireceğini bildirdi. Kişisel bilgisayarlara düzenlenecek ve sabit diskleri silecek saldırılar bekleniyor. 

Güney Kore'nin önde gelen güvenlik firmalarından Ahnlab durumu takip ve analiz ederek bu yeni safhanın on binlerce bilgisayarı etkileyeceğini belirtti. Etkilenen bilgisayarlardaki veriler kaybolacak ve haliyle bu bilgisayarlar açılmayacak. 

Kuzey Kore şüphelilerin başında olsa da saldırıların kaynaklanmış olabileceği beş ülkelik listede Kuzey Kore ismi yer almadı. Bu beş isim Almanya, Avusturya, Gürcistan, Amerika ve Güney Kore oldu. Şimdiye kadar yapılan saldırılar büyük hasar veya güvenlik riski oluşturmadı. Ancak hükümet sitelerini hedef alan saldırılar büyük bir şov oldu. İşte bu yüzden Kuzey Kore'deki sitelerden kaynaklanan bir şeyler bulunamadıysa da şüpheler değişmiyor.

Neredeyse kimsenin internet erişimine izin verilmeyen Kuzey Kore, nükleer silahlarıyla şov yapsa da kötü durumda. Geceleri şehirlerini aydınlatacak elektriği bile üretemeyen ülkede, geçtiğimiz senelerde Kim Jong-il'in emriyle bir siber savaş bölümü kurulmuştu. Bu saldırıların nükleer gücü destekleyici bir teknolojik güç şovu olabileceği düşünülüyor.

3G'ye Erken Başvuru Fırsatı

Turkcell 3G’li olmak, ücretsiz ve çok kolay: “3G” yazıp 2323’e gönderenler, 30 Temmuz’da 3G dünyasına ilk adım atanlardan olacak.

Türkiye’nin lider iletişim ve teknoloji şirketi Turkcell, 81 il merkezinde aynı anda hizmete açacağı 3G teknolojisinden 30 Temmuz’dan itibaren hemen yararlanmak isteyen müşterilerinin erken başvurularını 13 Temmuz’da almaya başlıyor.

Dünyanın en gelişmiş mobil iletişim teknolojisiyle zaman ve mekandan bağımsız olarak 3G hızıyla internete bağlanmak isteyen Turkcell müşterilerinin yapması gereken tek şey, “3G” yazıp 2323’e ücretsiz bir kısa mesaj atmak. Erken başvuru yapan ve cihazları 3G uyumlu Turkcell müşterileri, 30 Temmuz günü herhangi bir işlem yapmadan, kendilerine Turkcell’in yapacağı bilgilendirmeden itibaren, 3G’ye geçerek hızlı mobil interneti, en yenilikçi ve kullanışlı servisleri hemen kullanmaya başlayacaklar.

3G için erken başvuru sürecinin başlamasına ilişkin bir açıklama yapan Turkcell Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Lale Saral Develioğlu, tüm Turkcell müşterilerinin 3G döneminde de kendilerine uygun ürün ve servisleri Turkcell’de bulacağını söyledi: “Müşterilerimize en geniş 3G kapsaması ile en hızlı 3G bağlantısını sunacağız. En çeşitli cihazları ve servisleri de Turkcell 3G kalitesiyle sunmak için 30 Temmuz’u bekliyoruz. 3G’nin hayatımıza gireceği 30 Temmuz günü bu yeni teknolojiyle hemen tanışmak isteyen müşterilerimiz, 13 Temmuz’dan itibaren ücretsiz bir kısa mesaj göndererek erken başvurularını yapabilirler” dedi. Develioğlu ayrıca, Turkcell’in 3G’de görüntülü görüşmeyi sesli görüşme ile aynı fiyattan sunacağını, böylelikle Turkcell müşterilerinin en ileri mobil iletişim teknolojisinden aynı fiyatla yararlanacağını belirtti.

Bireysel müşterilerin yanı sıra Turkcell’in kurumsal müşterileri de 2 Temmuz’dan beri erken başvuru yapabiliyorlar. Turkcell kurumsal müşterileri, 3G için çağrı merkezi ve kurumsal online işlem merkezinden kolaylıkla başvuruda bulunabiliyor

9 Temmuz 2009 Perşembe

5 Temmuz Ürümçi Olayı

Ürümçi’de Doğu Türkistan halkının, müstemlekeci Çin hâkimiyetinin Uygur halkını aşağılama eylemlerine karşı yürüttükleri protesto gösterileri başladıktan sonra, müstemlekeci hükümet kurumları ve Pekin hükümeti derhal beyanat yayınlayarak bu olayların dış ülkelerdeki bölücü güçler tarafından organize edilen vurma, kırma ve talan etme olayı olduğunu ileri sürdü.

Olayın sebebini ise, “Guandong- Şaguan’daki küçük bir suç dosyasının oluşmasından sonra Ürümçi’de az sayıdaki bazı kişilerin zihinleri karıştırılmış ve sonunda bu olaylar meydana gelmiştir.” Diyerek açıklamalarda bulunmuşlardır. Fakat bu izahatlar kesinlikle inandırıcı değildir. 

Bu olayın öncesine ve sonrasına bakıldığında komünist Çin’in verdiği rapor tamamıyla bir aldatmaca olup, bu olay Uygur halkına yönelik olarak yürütülen kanlı bir katliamdan başka bir şey değildir.

Hal böyle olunca bu olay hangi sebeple ortaya çıktı? 26 Haziran günü akşamı Guandong eyaletinin Şaoguan şehrindeki Hurui oyuncak fabrikasında binlerce Çinli işçi baskın yapmış ve karanlık güçlerin sevk ve idare etmesi ve organizesi ile fabrikadaki 600’den fazla Uygur işçinin yatakhanesini basarak onları tan yeri ağarana kadar aralıksız dövmüşlerdir. Kaçabilenler kaçmışlar, kaçamayanlar ise yedikleri dayak sebebiyle düşüp kalmışlardır. 

Ölenlerin sayısı kesin olmamakla beraber bazılarına göre 20 küsur, bazılarına göre de 50- 60 civarındadır. Fakat görüntülerden anlaşıldığı kadarı ile ölenlerin sayısı kesinlikle 20’nin altında değildir. Çin siteleri ise ölenlerin sayısını sadece 2 kişi olarak belirtmektedir. 

Şaoguan olayı meydana gelmeden önce Haziran ayının başlarında Kaşgar- Eskişehir müstemlekeci hâkimiyetin planı gereğince bütün Uygur halkının karşı çıkmasına rağmen yıkılarak yerle bir edilmiştir. Bu olay bütün Doğu Türkistan’ı sarsıntıya uğratmıştır. Uygur halkının kanlı gözyaşları da bu olayı durduramamıştır. Uygur halkının güçlü öfke ve nefreti müstemlekeci hâkimiyetin silahlı tehditleri ve korkutma gayretleri ile bile bastırılamamıştır. 

Bu olaydan dolayı bütün Uygur halkı üzgün ve kederli iken, bir başka istenmedik olay Uygur halkının öfke ve nefretini daha da arttırmıştır. Yani, Yarkent nahiyesinde bir Çinli öğretim üyesi Okul müdürü (Çinli)nün himayesi ile 23 körpecik Uygur kızına cinsel saldırıda bulunmuştur.

Fakat suçlu yine adli makamlarca koruma altına alınarak suçu kamuoyundan saklanmıştır. Mağdur durumdaki Uygur kızlarının aileleri tehdit edilmiştir. Dosya adil bir şekilde sonuçlandırılmadığı için Uygur halkının öfke ve nefreti daha da atmıştır.

Böylece Uygur halkının milli gururunu ağır derecede çiğnenmesi ve Uygur halkının tahammül edemeyeceği bir noktaya getirilmesiyle, Guandog- Şaoguan’daki olay patlamaya hazır durumdaki bombanın fitilini ateşlemiştir. On binlerce Uygur gençleri sokaklara çıkarak bu soykırımı kınamış ve hükümetin bu olayla ilgilenmesini istemiştir. Fakat neticede çok kanlı bir şekilde bastırılmışlardır.

Uygur halkı arasında “Hakaretli yaşamdan, sadakatli ölüm yeğdir” diye bir söz vardır. Uygur halkının sabır çanağı dolup taştı. 60 yıldan beri Uygur halkına uygulanan Komünist Çin zulmü dayanılmaz seviyelere ulaştı. İşte bunlar “5 Temmuz Ürümçi Olayı”nın gerçek sebeplerindendir. 


Uygur Türkçesinden Türkiye Türkçesine Uyarlayan: Mehmet Emin BATUR

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Çin Mallarını Almayın!


Çok zor, her şey çin malı zaten diyip görmezden gelmeyin, ekonomik gücünü soykırıma alet edip, Türk halkını ezen, soykırım yapan bir milletin mallarını almamak sizin için çok mu zor?

Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay. 


Nasıl mı? 

Aldığınız ürünün üzerinde " Made in China ", 

" Product of China ", 

" Çin Malı " 

" Made in PRC " 

gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun. 

Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor. Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor. 

İşte Çin'e ait barkod numaraları 

690 - 691 - 692 

Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir. 

Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın. 

Sessizlik içinde ölen, acı çeken tüm canlıların sesi olun. 

Made in China etiketli ürünlerin kalitesiz çıkmasından sonra, yapılan boykot karşısında bulunan yeni bir satış stratejisi: 

Made in PRC 

(People's Republic of China (Çin Halk Cumhuriyeti)). 

Made in P.R.C = Made in China

7 Temmuz 2009 Salı

Land Rover Cep Telefonu: S1

Land Rover’ın Sonim'le birilikte geliştirdiği cep telefonu, üzerinden fil de geçse çalışmaya devam ediyor. Arazi aracı üreticisi Land Rover, zorlu koşullarda çalışanlar ve macera tutkunları için dünyanın en dayanıklı cep telefonunu üretti. Telefon üreticisi Sonim'le birlikte üretilen S1 adı verilen modelin ‘en dayanıklı telefon’ ünvanını alaması uygulanan zorlu testlerden sonra mümkün olabildi. 


Dayanıklılık testlerinde telefonun üzerinden bir Land Rover geçti, telefon bir fil tarafından ezildi ve çamura batırıldı. Testler bunlarla sınırlı kalmadı. Fırında 150 derece sıcaklığa maruz bırakılan, yarım litrelik bira içinde bekletildi ve bir binanın ikinci katından aşağı fırlatılan S1 çalışmaya devam etti. 

Telefonun tek özelliği sağlamlığı değil. Dışarıda kullanıma uygun olarak tasarlanan S1’in bin 500 saat batarya ömrü var ve telefon sesli ortamlarda duyulabilmesi için çok yüksek tonda ses çıkarabilen özel zil seslerine sahip. 

2 megapiksel kameraya da sahip olan telefon 415 dolara satışa çıkarıldı. Şimidilik sadece İngiltere’de satışa sunulan S1’e Vodafone'un ezeli rakibi Orange Telekom abonesi olarak ayda 40 dolara sahip olunabiliyor.

alıntıdır

2 Temmuz 2009 Perşembe

Pardus 2009 Beta Yayında

Pardus 2009 öncesinde ikinci kamuya açık deneme sürümü olan Pardus 2009 Beta yayınlandı. Bu deneme sürümüne Pardus FTP sunucularından ulaşabilirsiniz. 

Pardus 2009 Beta sürümüyle beraber en son KDE kararlı sürümü 4.2.4 Pardus için özelleştirilmiş olarak geliyor. Aynı zamanda Pardus'un temel bileşenleri olan PiSi'de ve COMAR'da birçok yeni özellik desteklenirken, güncellenen YALI ile daha sorunsuz ve hızlı bir kurulum süreci bizleri bekliyor. Yeni sürüm, aynı zamanda bir takım önemli güncellemeler ile beraber geliyor: KDE masaüstü ortamı 4.2.4, Linux çekirdeği 2.6.30_rc8, OpenOffice.org ofis araçları 3.1.0.6, Mozilla Firefox Internet tarayıcı 3.5 RC1, Gimp 2.6.6, Xorg 1.6.2pre, Python 2.6.2 ve daha pek çok yenilik Pardus 2009 Beta sürümünde kullanıcılarımızla buluşuyor.

Tüm bu değişiklikler ile gelişirken her zamanki temel özelliklerini de ihmal etmiyor: Tüm masaüstünde Türkçe yazım denetimi, İnternet araçları, ofis yazılımları, çokluortam oynatıcıları ve sayısız yazılım ile kullanıcılarının tüm gereksinimlerini karşılayacak tek bir CD olarak geliyor.

Bu sürümün, ikinci deneme sürümü olduğunu unutmayınız. Testlerinizde karşılaştığınız hataları ve iyileştirme isteklerinizi, her zamanki gibi hata takip sistemimize bekliyoruz.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

The Dø: On My Shoulders

Şirinlik abidesi bir kızın seslendirdiği bu parça çok hoşuma gitti ve kendi sitelerindeki videoyu eklemek istedim buraya.



The Dø hakkında bilgide vereyim biraz :)

Fransız indie ikilisi The Dø esasen film müziği bestecisi olan Dan Levy ve Finlandiya asıllı Fransız Olivia Bouyssou Merilahti ’den oluşuyor. İkili Empire of the Wolves filminin müzik kayıtları sırasında tanışıp The Passenger ve Camping Sauvage filmleri için beraber çalışmaya devam etmiş. Sonrasında da birlikteliklerini The Dø ile devam ettirmeye karar vermiş. “Do” standart müzik ölçütlerine göre ilk nota, aynı zamanda son nota. Aynı zamanda Dan ve Olivia’nın isimlerinin baş harfleri.

Grup 2007 yılında özellikle “On My Shoulders” parçasının videosuyla internet kullanıcıları arasında yayıldı ve ismini duyurdu. Duru güzelliği, kendine has narin sesiyle Olivia, klibi izleyenleri kendine hayran bıraktı. Sonrasında “Bu grup da nerden çıktı” diyenler sene başında yayınlanan “A Mouthful” albümünü karşısında buldu. Albümden “At Last” ve “The Bridge Is Broken” gibi parçalar radyolarda sıkça çalınır oldu. Grup daha bu parçaları albüm olarak yayınlamadan birçok konser ve festivale katıldı, performanslarında çekilen videolar paylaşım sitelerinde en çok hit alan klipler arasında yer aldı.

Klasik müzik ve cazdan ilham aldığını söyleyen ikili aslında bu tarzlardan uzaklaşıp indie pop/folk rock ağırlıklı ama blues’dan bebop’a, rock & roll’dan hip-hop’a esintiler içeren bir albüm yaptı. Albümdeki birbirinden “tatlı” havası olan, insanda hafifçe gülme hissi uyandıran birbirinden güzel parçaları ile The Dø 12 Aralık 2008 Cuma akşamı Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde konser verdi.

30 Haziran 2009 Salı

Mavi Bilgisayar iflas etti

Ekonomik kriz yüzünden iflas eden firmalara bir yenisi daha eklendi: Mavi Bilgisayar. Hafta sonu Denizli ve Kocaeli mağazalarını sessiz sedasız kapatan firma, bugün de ana bayisi olan Ankara mağazasının kepenklerini indirdi. 

Alacaklı firmalar Mavi Bilgisayar’dan borçlarını tahsil etmek için geldiklerinde, mağazaların ve depoların boşaltılmış olduğunu gördüler. Bildirilenlere göre firmanın önünde bir grup alacaklı hala beklemekte. Ayrıca çalışanların ücretlerini de ödeyemeyen firmanın, borçları ve yanlış stratejileri nedeniyle iflas ettiği söylentileri dolaşıyor.

TeamViewer

TeamViewer kolay ve güçlü bir uzak masaüstü yöneticisi ve aynı zamanda masaüstü bilgileri paylaşım ve transfer yazılımıdır. Bu şekilde bilgisayarınızdaki dosyaları karşı taraftaki bilgisayara yollayabilir yada karşı taraftan kendi bilgisayarınıza dosya taşıyabilirsiniz.

Giderek küreselleşen bir ortamda, dünyanın dört bir yanındaki insanlara bağlanabilme imkanı gittikçe önem kazanmaktadır. Uluslararası müşterileri destekleyen işletme danışmanlarından, kendi bilgisayarlarına bağlanan ev kullanıcılarına kadar, erişim gereği sınırları, kültürleri ve ülkeleri aşıyor.

Çoklu dil desteğine sahip olan internet üzerinden iletişim ve paylaşım yazılımı TeamViewer, artık Türkçe, Fince, İsveççe, Lehçe, Norveççe ve Japonca da mevcut olmaktadır ve bu şekilde hem müşterilerine hem de kullanıcılarına bağlılığını yeniden kanıtlıyor. Hem iş dünyasındaki kullanıcılar hem de ev kullanıcıları için tasarlanmış olan bu yazılım, hızlı ve kolay bir erişim, uzaktan bakım, sunum ve dosya aktarma seçenekleri sunarak, bilgi paylaşımını ve ekip çalışmalarını da kolaylaştırmaktadır.


TeamViewer GmbH’in kurucusu ve yöneticisi, Dr. Tilo Rossmanith, “ TeamViewer’in dil seçeneklerini genişletmemizdeki amaç, kullanıcılarımıza daha iyi hizmet vererek, onların da kendi müşterilerine daha iyi hizmet vermelerini sağlamaktır. Çözümlerimiz internet üzerinden herhangi iki bilgisayar arasında bağlantı oluşturup ortak işbirliği fırsatları sağlamak için tasarlanmıştır ve sunduğumuz dil seçeneklerinin yeni bağlantı imkanları doğuracağından emin ve memnunuz” diyor.

TeamViewer Türkçe’ nin de artık dahil olduğu toplam 14 dilde mevcuttur (Ingilizce, Fransızca, Ispanyolca, Italyanca, Portekizce, Almanca, Hollandaca, Danimarkaca, Fince, İsveççe, Lehçe, Norveççe ve Japonca). TeamViewer’in tüm çözümlerinde olduğu gibi, yeni dillerde mevcut olan bu yazılım black - white list ve 256 bitlik AES şifrelemesinin de dahil olmak üzere en yüksek güvenlik standartlarına uyuyor. Ayrıca TeamViewer bilgisayarın güvenliğini etkilemeden, güvenlik duvarları arkasında problemsiz bir şekilde calışmaktadır.

Özel kullanımlar için bedava olan TeamViewer, şirketlere ise çok çeşitli uygun fiyatlı lisanslama seçenekleri sunmaktadır.

www.teamviewer.com

Yiruma: When The Love Falls

Az önce gelen bir mail ile arşivime eklediğim Yiruma'nın şans eseri ilk dinlediğim bu parçası beni başka dünyalara taşıdı, defalarca dinledim, ardarda ve burda paylaşmak istedim. Bu parçayı başka bir yerlerde daha dinlemiş olduğumu düşünüyorum, belki bir filmde yada başka bir yerde, ama duydum eminim. Öyle tanıdık geliyor ki her tonu, içimde çalıyor sanki.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Marilyn Manson Üzerine

İster sevin ister nefret edin, kendine "Yobaz Yıldız" diyen bu sevimli adam kesinlikle 1990'ların en adı çıkmış ve en çok tartışılan ünlüleri arasında... Serbestliği getirdiği için kimilerinin bir kurtarıcı, kahraman olarak baktığı Manson seks, uyuşturucu ve Şeytancılık üzerine kurulmuş bir platformdan yükselen "serseri"lerden oluşan bir dizinin son elemanı... Eleştirmenlerce çok hor görülse de metale büründürdüğü kimlik, günümüzün tüketici gençlerince çok tutuldu. Tutucu siyasetçiler ve duyarlı anne babaların önlem almak için gerçekten büyük çaba sarfettiği Manson zekice hazırlanmış programlarıyla bir anda yeniyetmelerin ihtiyaç duydukları "karşıt-kahraman" oluverdi. Brian Warner ismiyle Canton, Ohio'da dünyaya gelen Manson; 18 yaşındayken, müzik yazarı olarak çalışacağı Tampa Bay, Florida'ya taşındı. 1989'da yalnız, yabancı ve gitarist Scott Mitchell ile tanıştı; bir grup kurmaya karar verdiler. Mitchell adını Daisy Berkowitz, Warner ise Marilyn Manson olarak değiştirdi. 

Basçı Gidget Gein ve klavyeci Madonna Wayne-Gacy'nin de gruba katılmasıyla, topluluk (Marilyn Manson and the Spooky Kids) kendi başına kasetler çıkarmaya ve küçük yerlerde çalmaya başladılar. Manson'un kendine özgü makyajları ve el yapımı özel efektler ile birlikte topluluğun Gotik sahne gösterileri oldukça dikkat çekmeye başladı. Davul makinelerini atıp yerine Sara Lee Lucas'ı almalarıyla, ekibin müziği daha sert ve yırtıcı bir şekil aldı. 1992'de Güney Florida civarlarındaki en popüler hareketlerden biriydiler. 1993'te Nine Inch Nails'den Trent Reznor heyecanla hem Nothing Records için bir kontrat teklifi, hem de gelecek baharda NIN'a açılma şansı sundu. İki teklifi de kabul eden Manson'un ilk uzunçaları "Portrait Of An American Family" 1994 yazında geldi. Gein'in yerine gelen yeni basçı Twiggy Ramirez ile birlikte topluluğun kötü ünü yavaş yavaş duyulmaya veartmaya başladı. Salt Lake City'deki bir gösteri sırasında, henüz hiç de tanınmış sayılmazlarken, Marilyn Manson bir Mormon İncili kopyasını sahnede paramparça etti. Bunun üzerine Şeytan Kilisesi'nin kurucusu Anton LaVey de Manson'u Aziz ilan etti ve kutsadı. 

Kimi izleyiciler Manson'ın hareketlerini önemsememiş gözüküyorsa da 7'den 70'e herkes etkileniyordu. 1995'teki "Smells Like Children" EP'si ve Eurythmics'in parçası "Sweet Dreams (Are Made Of This)"in yorumlamaları onları bir anda tüm medyanın ilgi odağı yaptı. Kısa bir süre sonra Berkowitz yerini gitarist Zim Zum'a bırakarak ayrıldı; sonraki LP "Antichrist Superstar" 1996'da geldi. Listelerde üçüncülüğe kadar yükselen albümle birlikte Manson'un popülerliği de artmış oldu. Daha çok tanındıkça çevresindeki tartışmalar da alevleniyor, daha çok düşman kazanıyordu. Konserleri sivil toplum örgütlerince düzenli olarak boykot ediliyor, müziği sağcı, dinci kesimin geniş çaplı saldırılarına maruz kalıyordu. Yine de medya ile arası çokiyiydi, bu da onun devrimci amaçlarının içtenliğine gölge düşürüyordu. Rolling Stone'da çıkan bir kuruluş hikayesi ve yok satan bir özyaşamöyküsü "The Long Hard Road Out Of Hell" ile (ki bu aynı zamanda Spawn için yaptığı film müziğinin de adıydı), bir kısım izleyiciler de Manson'ın Şeytan'a ruhunu satıp satmadığı konusunda kararsız kaldılar. "Mechanical Animals" 1998'de piyasaya sürüldü ve yine büyük tepki, eleştiri topladı. Matrix için yaptığı "Rock Is Dead" parçası da sevenlerince büyük beğeniyle karşılandı... Sonuç olarak Marilyn Manson farklı olduğunun farkında -ve bunun da tadını çıkarıyor. 

Güney Florida’nın undergraund müzik sahnesinde 1989'a kadar pek çok grup yükselmiş, burada pek çok müzikal hareket vuku bulmuştu. Fort Launderdale'de tohumları atılan The Spooky Kids in önce Amerika’da sonrada dünya genelinde yaratacağı intifal daha ilk günlerden tahmin edilebiliyordu. Ortalama bir Amerikan gencinden dış görünüş itibari ile hiç bir farkı bulunmayan Ohio’lu Brian Warner, Florida’ya ayak bastığında 18 yaşındaydı.

Amerikan kültürünün gediklerinde kafayı takmış genç gazeteci adayı Brain Warner ve kısa müzik geçmişinde beş grup devirişliği olan sabırsız gitarist Scott Mitchell Putesky, dünyayı yerinden oynatacak bir müziğin peşine birlikte düştüler. Lokal dergilerde pek çok müzik makalesi kapak konusu olan Warner ve cocteau twins/sonic youth kırması müziği ile yerel başarı elde eden india loves you’nun kurucusu Putesky, güçlerini derhal birleştirdiler.


Warner ilk iş olarak kendisine bir sahne ismi buldu. Putesky ile birlikte hayalini kurdukları muazzam projeye yakışır bir şekilde, aylarca tabloid gazetelerini taradıktan sonra 1960’ların büyük ikonu’nun adlarından Marilyn Manson ismini yarattı. Putesky’de Marliyn in yarattığı ilüzyona kısa sürede ayak uydurdu ve dukes of hazzard dizisinin kült karekteri daisy duke ile son of sam mr.44 ya da Mister Monster lakapları ile tanınan seri katil David Berkowitz'in isimlerinden devşirme daisy Berkowitz'i sahne ismi olarak belirledi. 

Böylece hem bir grubun, hemde ikinci kuşak Manson ailesinin ilk haline gelindi. 

1990 a gelindiğinde grubun ismi Marilyn Manson & The Spooky Kids olarak geçiyordu. Grubun ilk kadrosunda sonraki yıllarda meşhur Floridalı metal grubu collapsing lungs'a ve ardından da nation of fear'a katılacak olan bascı Olivia Newton-Bundy, The Spooky Kids ekibinde uzun süre kalmayacak olan klavyeci Zsa Zsa Speck ve bir drum machine yer alıyordu. Newton Bundy'nin yerine Gidget Gein'in ve Speck'in yerine Madonna Wayne Gacy'in alınması uzun sürmedi. 

Marilyn Manson & The Spooky Kids ilk demo kasetleri meat beat cleaver beat, snuffy's VCR ve big blacks bus'ı ard arda yayınladı. Elden ele gezen demo typler gereken işlevi görmüş ve grup, nine inch nails'in yaz turnesine dahil bir konserin açılış grubu olmakla onurlandırılmıştı. O sıralarda TVT ile kavgası süren ve henüz kendi firmasını kurmamış bulunan Trent Rezgor, genç grubun enerjisinden bir hayli etkilendi. "Sanırım orta batıdan gelen iki şeytani zeka olmamız bizi yakınlaştırdı" diyen Manson ve Trent Reznor, uzun süreli bir dostluğun temellerini attılar. 

The Spooky Kids başlangıçtaki amacına sadakat göstererek müziğini ve görsel bir şovu insanlara ulaştırmaya başladı. Manson'ın Charles Manson'ın meşhur bir dizaynından etkilenerek hazırladığı ilk grup logosu eyes'ın basılı olduğu tişörtler ve stickerlar Florida dükkanları ve sokakları süslüyordu. 

Manson’ın gazetecilik yaptığı dönemde edindiği bağlantılar "big black bus" demosundan şarkıların local rock istasyonlarında çalınmasını sağladı. Aynı günlerde, The Spooky Kids, geçmişin endüstriyel ve gotik müzik sahnesinden ödünç alınmış teatral bir gösteriyle Florida dışında da adını duyurdu. Çarmıha gerilmiş tiyatrocuların, sex shoplardan kiralanmış yetişkin oyuncaklarının derisi yüzülmüş keçi kafalarının başrolü kaptığı The Spooky Kids gösterileri Charles Manson plaklarından alınmış sample'lar ve Manson’ın the cat in the hat okumaları sayesinde iyice ilgi çekici hale geliyordu. Bütün Spooky Kids üyeleri sahne isimlerine hakkını verir biçimde Amerikan kültürünün parodisini yapmaya koyulmuş ve farklı açılardan saldıran bir ikonacılığın icrasına girmişlerdi. 

1991 de The Spooky Kids, o güne dek grup saydıkları Drum Machine'e veda ettiler. Söz konusu Drum Machine'nin jübilesi florida çapında dağıtılan bir haber bülteniyle yayıldı ve grup karikatürlerinin Dr.Sessus figürlerinin, scooby doo'dan karakterin çengelli iğnelerinin yer aldığı bu kült koleksiyon nesnesinde Sara Lee Lucas'ın gruba katılımı müjdelendi. Bugün genel olarak Lucas‘ın 1992 tarihli, The Family Jams ile aileye katılmış olduğu varsayılıyor olsa bile, 1991 tarihli, lunchbox’da da Lucas’ın çalmış olabileceği söyleniyor. Sara Lee Lucas’ın gruba katılımı geçekten de muazzam etkinliklere yol açtı. The Spooky Kids artık daha sağlam şarkılar yazıyor, Cake and Sodomy ve My Monkey gibi klasikler bu dönemde yaratılıyordu. Thrash hardcore ve alternative müziklerin egemenlik sürdüğü Florida sahnesinde artık güçlü bir The Spooky kids kitlesinden söz etmek de mümkündü. Sadece grubu değil grubun etrafında toplanan fan kitlesini de tanımlayan The Spooky Kids lafı müzik basınında da satır aralarında yerleştirilir oldu. 1992’de The Spooky Kids Florida sahnesinin prestijli ödüllerinden slammy’lerde best hard alternative band ve band of the year ile onurlandırıldı.

Aynı yılın bir diğer önemli olayı 30 ocak 2 şubat arasında Button South’da gerçekleştirilen Miami rocks east coast music forum oldu. Yerel müzik endüstrisi tarafından Florida sahnesine ülkenin dikkatini çekmek için tasarlanan Miami rocks’da Marilyn Manson & The Spooky Kids, 1 şubat günü müthiş bir performans gösterdi. Event’a katılan onlarca gazetecinin menajerlerin rodyocunun prodöktör ün The Spooky Kids’e dikkat kesilmemesi zaten olanaksızdı. Grubun arkasındaki destek güçlerde bir hayli ilgi çekiçiydi. Fanların çıkardığı haber bülteni, konsept flayerlar ve grup hakkındaki aramaları 24 saat boyunca cevaplandırılan telesekreterler The Spooky Kids in kendi medyasına sahip olduğunu onaylıyordu. 1991’de Florida da yayınlanan bir yerel gazetede yer alan röportajında Marilyn Manson learning swim’in sözlerini fanlarına ithaf ettiğini söylüyor ve bu noktaya geldikten sonra geri atmaya niyetim yok çocukların ve genç insanların düşüncelerini etkilemek gibi bir misyonum var bu yüzden sözlerimi itina ile seçiyorum söylediğim şeylerden asla gocunmuyorum diyordu. Marilyn Manson sadece 22 yaşında idi. Ancak altına girdiği sorumluluk fanların ona yeni bir lakap takmasına ön ayak oldu ”Daddy” 

Gündemdeki fan kitlesi için Marilyn Manson ve ailesi hakkında elde edilecek en sağlam veriler kuşkusuz grubun demo teyplerinde yer alıyordu. ilk iki demo “meat beat cleaver beat ve snuffy’s VCR’da Manson ve Berkwitz’in sonraki yıllarda bir fan a verdiği röportaj da söylediği gibi asla satılmaması gereken ürkütücü bir enstürumantel sound elde etmişlerdi. ikili ile birlikte çalışan stüdyo teknisyeni Graveyard Ralph Cavallaro’nun söylediğine göre “big black bus”taki kadroda aynı idi. Berkowitz, yamahaRX8 synthsizer’ıyla bir grubun işini tek başına yapıyordu. 1990 tarihli demo teyp grist o line The Spooky Kids in grup demosu anlamına gelen ilk demosu oldu. ”After school special” (ocak 1991), ”lunchbox” (1991 ortası), ”the family jams” (1992 ortası) ve grubun son kaset kaydı ”refrigator” (1993 başı) fanlara ulaştırıldı. çok yönlü bay Berkwoitz tarafından prodükte edilen ve Manson’ın görsel tasarımı ile renklendirilen bu küçük hazinelerde ‘cake and sodomy’, ‘dope hat lunch box’my monkey’, dogma ve cyclops gibi klasiklerim ilk halleri yer alıyordu. 

1992-1995 

Bir Amerikan Ailesinin Portresi 

1992 yılları sonlarında grup ismi Marilyn Manson & The Spooky Kids’den Marilyn Manson'a dönüştürüldü. Bu durum insanların kafasının karışmasına, grubun artıkone-man Project olarak algılanmasına sebeb olmuştu. 1993 slammy’lerde MM band of the year best hard alternative band bets local release ve song of the year adaylıklarını aldı. Bay Manson en iyi vokalist ödülünün de adayları arasında idi. Bay Manson aynı zaman da ödül törenin yıldızı oldu ve saigon kick’e the lizard ile kazandırdıkları best nationalk release ödülünü taktim etti. 1993 yazında Manson’lar trend Renzor ile yeniden bir araya geldiler TVT den bağımsızlığını ilan eden Renzor yeni kurduğu nothing records’a Manson’ları bağlamak üzere Florida’ya gelmişti. Criteria stüdyolarında portrait of American family’nin kayıtları devam ederken Manson’lar NN ‘in self destruct’94 turnesine ait gruplar oldular.

Portrait of American family nin kayıtları maalesef huşu içinde devam etmedi. Renzor the downward spiral için kendi stüdyosuna kapanma kararı aldı. onun yerine MM in sound'una heyecan katması beklenen prodöktor Roli Mossiman atandı. daha önce young gods machine of loving grace ve foetus albümlerinde sound sihirbazlığı yapan Mossiman MM’in beklentilerini karşılamamıştı.. Zamana karşı yarışan MM Renzor dan onay alınca Mossiman’dan bağımsız hareket etmeye karar verildi. Grup Los Angels’taki record plant e kapandı ve günde 15 saat çalışarak yedi haftayı kayıtlarda geçirdi. Ocak 1994’te kayıtları tamamlanan LP nothing records’ın dağıtımcısı interscopes’a ulaştırıldı. 1993 noel’e girildiğinde Gein grubu terk etti. Bay Manson ona göre uyuşturucu bağımlılığı bizim için bas çalmaktan daha önemli diyordu. Tıpkı yıllar önce sex pistols da yaşanan basçı değişikliğine benzer bir değişim yaşandı. Lokal sahneden kanka grub amboog Alard’ın yırtık kotlar ve beyaz gömlekler içindeki basçısı Jeordie White Manson ailesine katıldı. Genç Jordie birkaç gün içinde şiddetli bir mutasyona uğrayarak Newyork Dallas dan alıntılanmış multi-sesüel bir imaja gotik estetikliğini ataçladı ve Manson ailesi'nin bay Manson’dan sonra en çok konuşulan karakterini yarattı. Twiggy Ramirez. 

Floridanın başa baş giden iki ailesi Amboog’lar ve Manson’lar arasında sözlü ve fiziksel ve kavgaların yaşanmasına sebeb olan bu durum her iki grubunda yeniden ulusal medyanın sayfalarına yerleşmesini sağlamıştı. Portrait of an American family için tasarlanan CD grafiklerinin basına sızdırılması ile kıyamet koptu. Bay Manson’ın çocukken çekilmiş çıplak bir fotoğrafı CD kapağında yer alacaktı. Ancak ulusal medyanın bastırmasıyla İnterscope record’a CD kapağını değiştirme kararı verdi. 9 haziran 1994'te albümden ilk single get your gunn provokatif bir video klip eşliğinde piyasaya verildi. 12 haziran günü ise Portrait of an American family raflara vurdu. 1994 slammy ödül töreninde 3 temmuz grubun başarısı 1200 fan’ın katıldığı özel bir konserle kutlandı. NIN turnesinde geçen üç aydan sonra Manson ailesi ilk ulusal turnesine çıktı. Aynı günlerde internette muazzam bir tanıtım şöleni yaşanıyordu. Alt Music’nin haber grubundan bağımsızlaşan Manson fanları alt.music.Marilyn Manson haber grubunu kurdular. İki ayrı mail grubu ile birlikte her geçen gün yenileri türeyen fan siteleri Marilyn Manson’a şu ana kadar kırılmayan bir rekor getirdi. Marilyn Manson tüm zamanların en kısa sürede en çok fan web sitesi üretilen grubu oldu. Newyork times'ın 1994 yılı sonu değerlendirmesinde yer verdiği habere göre altavista'ya anahtar kelime olarak Manson yazıldığında Charles Manson’a adanmış web sitelerinin nerdeyse 100 katı kadar Marilyn Manson ve ailesine adanmış web sitelerine ulaşılıyordu. Marilyn Manson artık Amerika’da Charles Manson’dan daha büyüktü.

Marilyn Manson’ın gitgide büyümesinin muhafazakar Amerikan toplumunda yarattığı etkiyi en iyi açıklayan kelime kesinlikle “infal”olacaktır. drag-queen edasıyla ortalıkta salınan American Mainstreem müzik endüstrisinin kesin bir reddedişte olduğu endüstriyel müziği mahalle marketlerinin raflarında taşıyan gotik ve gore estetiklerini bir araya getiren şovlarını BDSM sanatının hinlikleriyle süsleyen popüler amerikan müziğini yeniden felsefeyle diğer sanat dallarıyla ve gizli ilimlerle ilişkilendiren Marilyn Manson kesinlikle 1 numaralı toplum düşmanı idi. MM tarihinde hiçte sıra dışı olmayan konser iptalleri yasaklar pretestolar çoktan başlamıştı. Amerikanın gizli Mormon Cumhuriyeti diyebileceğimiz Utah’a bağlı salt lake city’de 18 ekim günü verilmesi planlanan MM konseri belediye konseyinin kararı ile bir takım kurallara bağlandı. Manson ailesini 16 ekim günü Las Vegas konserlerinde izleyen belediye yetkilileri NIN ve MM’in birlikte sahne alacakları 18 ekim konserinde bay Manson’ın şarkı aralarında konuşmasını yasaklıyor bazı şarkı sözlerini değiştirmesini istiyor ve MM Merchandise’ının kentte satışını yasaklıyordu. Reznor ve MM üyeleri belediye konseyinin kararını kabul etmedi. Manson’ların salt lake cityde çalışması yasaklandı. Ancak NIN’ın sahnesi sırasında bir sürpriz yaşandı ve Reznor bay Manson u sahneye davet etti. Sahneye elinde book of mormon’ın bir kopyası ile çıkan bay Manson, çoğunluğun inançları ve cehaletle ilgili etkili bir konuşma yaptı. Reznor ise MM'in konser yasağı ile ilgili SLC belediye konseyinin kendisine gönderdiği mektubu okudu. uzun zamandır Anton Szandor Lavey'in felsefesinden etkilenmiş olan bay Manson ekim ayında Lavey ile tanıştı ve Lavey tarafından kilisenin rahiplarinden biri olarak ilan edilerek Reverend sıfatını aldı. 

POAAF den çıkan ikinci single lunchbox NIN turnesinde çekilmiş 48 dakikalık bir yol videosu ile birlikte piyasaya verildi. Indie film yönetmeni Richard Kern'in çektiği videonun devamı Monster Voodoo machine'in alt grubu olduğu ilk resmi Marilyn Manson turnesinde çekilecekti. 13 ocak'ta Dallas’daki Trees konser salonun da verilen konser söz konusu turnenin olaylı ilk konseri oldu. Monster Voodoo machine’nin sahne şovu sırasında kullandığı ölü tavuk parçaları ve sakatat familyasından bir takım uzuvlar derhal ulusal medyanın manşetlerine yansıdı. Sakatat kullanımı Marilyn Manson ile özleştirilmişti. Aynı günlerde Sara Lee Lucas, Marilyn ile anlaşamadığı gerekçesi ile grubu terk etti ve yerine aslen bir stüdyo teknisyeni olan Ginger Fish atandı. Marilyn Manson’ın da kişisel olarak grubun önüne geçmesi de aslen bu tarihlere rastlıyor. Marily’in Glenn Danzing ile yakınlaşması efsanevi Headbangers balla verdiği bir röportajda Danzing in turne otobüsü şoförü Tony Winngs ile seks yaptığını ima etmesi hep bu döneme ait haberler. Glean Danzing ve Marilyn Manson ın yakınlaştıran asıl olayın ne olduğunu ise pogo şöyle söylüyor “turne sırasındaki bir konserden sonra şov yaptığımız bir salonun irikıyım bodyguardları üzerimize atladı. Marilyn ben ve turne menajerimiz Frankie sıkı bir dayak yiyorduk. Marilyn’in hayatından gerçekten endişe etmiştim ama etrafımdaki kas yığınlarını aşıp ona yardım etmem imkansızdı. sonra ansızın Glenn, ortaya çıktı ve boudyguard’ların hepsini devirdi. Bugün ne zaman Glenn’den bahsedilse Marilyn’de bende ah evet o adam mı? işte hayatımızı kurtaran adam deriz. Bugün hayatta isek bunu Glenn’e borçluyuz.

1995-1997 

Çocuklarınızı Almaya Geldik 

Bütün bunlar olup biterken Manson ailesinin artık Florida’ya gidip kendilerine ayrılan Slammy ödüllerini alacak vakit dahi bulamıyor oluşu oldukça anlaşılır. Danzing ve Korn ile Amerika’yı turlamaya devam eden, bir dolu sansür ve yasak mevzusu ile uğraşmak durumunda kalan Manson’lar, olaylı Dope Hlat video’sunun müzik televizyonlarında dönmeye başladığı günlerde ikinci albüm için stüdyoya girdiler. EP formatında hazırlanan “smells like children” manson ailesinin Amerikan kültürünü yorumlayış tarzına yeni bir açı kazandırıyordu. Willy Wonka karakterini üzerine geçiren bay Manson grup üyelerinin en sevdiği şarkıların cover’landığı “smells like children” döneminde müthiş bir teatral karakter yaratmıştı. ”Portrait of an american family”nin altın plak statüsüne ulaştığı hafta “smells like children“ bill board listelerine 53 numaradan giriş yaptı. ”SLC”’ın müthiş sound’u dikkatleri manson ailesinin diğer üyelerine çevrilmesine de ön ayak oldu. Daisy Berkovitz, Guitar World‘e tek başına röportaj vererek bu alanda gruba ilk deneyimini yaşattı. Gitar dergilerinin yılsonu değerlendirmelerinde Berkwoitz’in ismi en iyi yeni gitaristler arasında anılıyordu. Marilyn Manson Amerika’da kült statüsüne ulaşmıştı. Live Wire dergisinde yayınlanan bir makalede şu cümleye vurgu yapılıyordu ”işte Amerika’nın en heycan verici yanı. Travmatik yeni gruplar! Ve bunların en ateşlisi Marilyn Manson. Bu grubu onlar hapse girmeden, ülkeden sürülmeden, ya da bir cinayete kurban gitmeden önce yakalayın. Bu sizin son şansınız olabilir.” 

Smells like children turnesi, 12 eylül 1995 günü Tulsa’daki cain’s Ballroom’da başladı. Beş ay süren turne Amerika rock’n roll tarihinin gördüğü en ekstrem teatral şovlara sahne oluyordu. Turne sırasında Berkwoitz güçlü bir grip virüsüne yakalandı. Diğer grup üyelerinin de bir takım sağlık problemleri ortaya çıktı. Marilyn Manson bronşite yakalandı ve turne boyunca pek çok konser salonunda dev bir oksijen çadırının içinde getirildi. Bugün hala fanlar tarafından snow tour olarak anılan bu turnenin son birkaç konseri bay Manson’ın bronşiti yüzünden iptal edildi. 1996’nın ilk günlerinde Manson ailesi cephesinde bir takım kıpırdanmalar yaşanıyordu. Manson ların kıyametin soundrack’ı olarak adlandırdıkları albümle ilgili olarak bay Manson ve Twiggy hakkında verilen röportajlar hala daha Manson ailesinden çıkmış en ekstrem röportajlar olarak anılır. Bay Manson ve Twiggy kayıtların nasıl gittiği ile ilgili sorulara “Kayıtlar çoktan bitti, çünkü bu gelecekten gelen bir albüm; birkaç yıl sonrasında bu albümü yapıp bir kapsülün içine koyduk ve şimdiye yolladık” cevabını veriyorlardı. ”Antichrist Superstar” ikilinin söylediğine bakılacak olunursa bildiğimiz anlamıyla kıyametin yaşandığı günlerde kaydedilip 1996’ya ışınlanmıştı. Gerçekte Trent Reznor’ın New Orleans’daki stüdyosunda kaydedilen “Antichrist Superstar’ın” etrafında bir dolu söylenti vardı. Insomania’ya aynı günlerde yakalanan Bay Manson ve Trent Reznor, Kabalistik öğreti, simya ve kara büyü gibi konulara kendilerini kaptırmışlardı. Manson ailesinin diğer fertleri ise ağır uyuşturucular kullanıyorlardı artık. Bunun son Marilyn Manson albümü olacağı çünkü grubun ve 100’e yakın fan’ın bir toplu intihar söylentisi yayıldı. Bu tuhaf proje etrafında döndürülen söylentiler ne olursa olsun hiçbiri Daisy Berkowitz’le ilgili ayrılık söylentileri kadar kabul edilemez değildi. O dönemde ancak “şaka gibi” diyebildiğimiz bu söylenti Nisan ayında gerçek oldu ve Berkowitz MM’in yeni rotasına uyum sağlayamadığını söyleyerek gruptan ayrıldı. Fanların kederi büyüktü zira Daisy Berkwoitz her zaman için gizli fan favorisi konumunu korumuştu. Marilyn Manson ve Daisy Berkwoitz arasında tansiyonun yükseldiği zirve anı aslında New York City’deki yılbaşı konserinde Marilyn Manson, Berkwoitz’i sahneden ittiğinde yaşanmıştı. Ama bunu sahne şovunun bir parçası olarak gören fanlar durumun ne kadar vahim olduğunu o sırada algılayamamışlardı. Manson’a göre Berkwoitz’in kendini ve ideallerini grup uğruna kurban etmemesi affedilir gibi değildi. Berkwoitz cephesinde ise Manson’ın artık grup kimliğini bozan rock’n’roll şahsiyeti haline dönüşmüş olması büyük sorundu. Daisy Berkowitz, finansal haklarını korumak için grup aleyhine bir dava açtı. Bu dava hiçbir zaman sağlam bir sonuça ulaşamadı. Berkwoitz, 1997’de Three Ton Gate adıyla ”Vanishing Century” albümünü yaptı. Artık sahne ismi olara Artist Formerly Known As Daisy’i kullanıyordu. Ardından da Florida çıkışlı shock rock bebekleri Jack of jill’e katıldı. Aylarca ertelenen Antichrist Superstar”ın çıkışı 8 ekim gününe denk geldi. 7 ekim’i 8 ekime bağlayan gece Amerika’daki neredeyse bütün müzik dükkanları MM fanlarının talebini karşılaya bilmek için açıktı. Albüm Bilboard listelerine 3 numaradan giriş yaptı. 1990'ların en büyük albümlerinden biri yaratılmıştı, ve bu yaratım MM etrafsında dönen şehir efsanelerinin de iyice zirveye vurmasına sebeb olmuştu.1 996 nın Halloween şovunda Marilyn manson'un intihar edeceği dedikoduları sanırım bu dedikoduların en eğlencelilerinden biriydi.

1997-1999 

O artık gerçek bir yıldız 

1998'in başlarında yeni MM albümü ile ilgili ilk veriler fan’lara ulaşmaya başladı. MTV’nin year in the rock programına katılım gösteren bay Manson “eğer Antichrist Superstar” kötülüğün cennetten kovulması ve dünyaya düşmesi ile ilgiliyse, bundan sonraki albümümüzde kötülüğün yeryüzündeki faaliyetleri ile ilgili olacak. Kötülüğün anası yeryüzündeki insan topluluğuna uyum sağlamaya çalışırken nasıl debelendiyse ve her ne hissettiyse bu albüme aktaracağız” diyordu. Aynı günlerde manson ailesinin malikanesin de bir takım kavgalar yaşanmaya başlamıştı. Bay Manson’ın üçünçü albüm için kadim dostu Billy corgan’ın prodüktörlük yapacağını ve albümün misklerinin de Dust brother’s a teslim edeceğini söylemesi Trent Reznor’ı memnun etmemişti. Reznor’un eğer bir gruba yardım ettiysem ve bu grup kendi grubumla aynı düzeye, hatta kendi grubumdan daha üst bir düzeye geldiyse kendimi gerçekten bir garip hissederim daha da garip olanı ise ödenmemiş vefa borçlarıdır lafına Manson’ın cevabı 17 kasım günü Toronto’da düzenlenen basın toplantısında geldi: ”dürüst olmak gerekirse Trent ile antichrist süperstar döneminden beri hiç konuşmadım, dolayısı ile dostluğumuzun nasıl bir dönem yaşadığı hakkında zerre fikrim yok. Trent’e güçlü duygular duymuyorum, eğer yeniden bir araya geleceksek bu sefer gerçekten yakın olmalıyız. Trent ile gerçekten dost olmayı diliyorum”. 

Mayıs ayında Marilyn synth pop’un kitabını yazan Gary Numan’ın Los Angeles konserinde Numan ile birlikte sahneye çıktı. 20 temmuz günü ise yeni MM albümü “Machinal Animals”’ın 15 eylül günü piyasaya verileceği duyruldu. Hole’un Celebrity Skin”ini için prodöktor koltuğuna oturan Micheal Beinhorn, ”Machanical Animals” içinde aynısını yapacaktı. MM şok yaratmanın bütün inceliklerini biliyordu. Fanlar için o güne kadar yaşanmış en büyük şoklardan biri 22 temmuzda geldi. O sıralarda grubun katıldığı yaz festivallerinde sağlık gerekçesi ile sahne alamayan Zim Zum Marilyn tarafından yapılan sert bir açıklamayla gruptan atıldı. Yerine ise Rob Halford’un endüstriyel müzik projesi Two’dan tanına John Lowery alındı ve Lowery kısa sürede John 5'e dönüştü. Zim Zum’un gruptan atılışı o ana kadar ki eleman değişikliklerinin en şenliklisi olmuştu kuşkusuz. Grup tan atılmadığı kendi isteği ile grubu terk ettiği konusunda ısrar eden Zim Zum dönemin müzik medyasına eski grup arkadaşlarının seksüel tercihi ile ilgili tuhaf açıklamalar yapıyordu. John Lowery aynı yılın başında noting records’dan debult albümünü yayınlayan Two’da huzur bulamamıştı. Zira Rop Halfrod’ın Judas priest’teki geçmişi ve fanlarının bu endüstriyel metal mevzusunu desteklemiyor oluşu Two’u yarı yolda bıraktı. Lowery, David Lee Roth için çalmaya başladığında, ise aynı vukuat yaşanmıştı. Ama şunu eklemek lazım; Lowery’nin MM e katılımıda Roth’un turne gitaristi olması kadar garip kaçıyordu. Machinal Animals ta ilk single "Dope show"'a çekilen klipte John5 MM fanlarına takdim edildi. Nick Roeg’in Dacid Bowie’li kült filmi The man Who Fell To Earth’dan esinlenerek Paul Hunter tarafından çekilen video MM’in müzikal anlamda yeni bir yola saptığını iyice belli ediyordu: Glitter & glam rock. Ağustos ayında Marilyn Manson, Dee Snider’ın film projesi Strange Land için soundtrack şarkılar kaydetti. Dee Snider’ın ismini The Exorcistten alan Captain Howdy isimli yarı modern yarı ilkel bir manyağın hikayesini anlattığı filmin soundtrack’ında MM‘in kaydettiği şarkılardan sadece “sweet tooth” yer aldı. 

Marilyn manson machinal animals döneminde imaj itibarı ile mutasyona uğradı. ve yeni bir anti kahraman yarattı: Omega. bu yeni doğumlu anti-kahramanın MM fanlarıyla tanışması ise grubun yeni web sitesi üzerinden gerçekleştirilen chat’te gerçekleşti. 9 eylül günü yapılan bu chatle birlikte o güne dek altı ay boyunca şanslı fanların beta test'e tabi tuttukları site yayına geçti. 10 eylül Perşembe gecesi MTV video music awards’da dope show gösterisi yaşandı ve machinal animals piyasaya verildiği hafta 223 bin kopya satarak bilboard listelerine 1 numaradan giriş yaptı. Kasım ayında düzenlenen bilboard music video awards’da ‘dope show’ best hard rock/heavy metal clip of the year ve maximum vision clip of the year ödüllerini aldı.

1999-2004 

Aslında Bunlar Karanlık Yıllar 

1999’un Mart ayında MM Rock is Dead turnesine çıktı.Turnenin alt grubu Hole üyeleri ile kuliste yaşanan bir takım gerginlikten sonra Hole turneyi terk etti. 1999’da konser albümü "The Last Tour On Earth"'ü ve video koleksiyonu God Is In The Tv’yi çıkaran MM yeni milenyuma sıkı ama bir yandanda sakat bir giriş yaptı. 2000’de mainstream music medyasına göre MM kariyerinin en iyi albümü olan Holy Wood’i çıkardı. Disposable teens Present death Death song Fight song tüm dünya listelerinde MM’a daha önce çok az şarkının getirdiği başarıları sağladı. Nisan 1999’da Denver Colorado’daki Colombine lisesinde yaşananlar hala unutulmamıştı. MM fan’ı Dylan Klebold ve Eric Harris’in 12 sınıf arkadaşını ve bir öğretmeni öldürmesi Amerika’da büyük infial yaratmıştı. 

Colombine’in gölgesinde yaşanan 1999, MM aleyhine açılan pek çok davaya çeşitli protesto gösterilerine Amerika turnesinin iptaline sahne olmuştu. Marilyn Manson 28 mayıs 1999 tarihli ve rolling stone’da tamamı yayınlanan açık mektubunda Colombine ile ilgili düşüncelerini Amerikan toplumunu inceden eleştirerek yazmıştı zaten. Ancak Holy Wood‘un dönemin kaotik ortamından soyutlanmasıda beklenemezdi. 

“Holy Wood”un kayıt döneminde yüzlerce ölüm tehdidi alan Marilyn Manson grup içindeki fikir ayrılıkları ilede uğraşmak durumunda kalıyordu. 2001’de grup hem muhafazakar gruplardan hemde festivaldeki diğer katılımcı gruplardan gelen tehditlere rağmen Ozzfest’e katıldı. MM tarihinin en önemli konser hikayelerinden biride Ozzfest’de yaşandı. Colombine katliamının gerçekleştiği Denver Colorado’da Ozzfest’in bir ayağı düzenlenecekti ve kendisine C.P.R. denen bir grup Hristiyan radikal MM’ın şovunun iptali için amerikan yüksek mahkemesine başvuruda bulundu. Bir hayli tartışmalı geçen dönemin sonunda söz konusu mahkeme C.P.R.’ın talebini geri çevirdi ve Marilyn Manson Denver’da sold-out bir konser verdi. 

1999’da değişim başlamıştı. Marilyn manson’ın müziği artık eskisi kadar provakatif ve tehlikeli değildi. Holy Wood’dan sonra 2003’te piyasaya sürülen “The Golden Age Of Gretesque” sanat estetiği açısından bir hayli güçlü olmasına rağmen fanlar tarafından hiçbir şey anlatmayan bir albüm olarak mimlendi. Twiggy Ramirez’in müzikal ayrılıklar bahane edilerek gruptan sürülmesi fanların zaten ekşiyen duygularını iyice burkmuştu. KMFDM’den Tim Skold’un gruba katılımı bir hayli tartışıldı. Fanlar arasında tartışan bir diğer konuda pin-up bebeği olarak lanse edilen striptizci Dita VonTeese’in Marilyn Manson’ın sevgilisi olarak manson ailesine katılmasıydı. 
2003’ün bahar aylarında, 11 ağustos günü Ozzfest çerçevesinde verilecek olan New York konserinin Line-up’ından Marilyn Manson’ın çıkarıldığı haberi geldi. Ozzfest’in organizatör firması Clear Channel ile bu konuda anlaşan New York’lu promoter Six Flags’in gerekçesi, 11 eylül deneyimini yaşayan New York kentinin Marilyn Manson’ın ayrılıkçı ve rahatsız edici söylemlerini kaldıramayacağı şeklindeydi. Manson bu konuda Rolling Stone’a verdiği röportajda “Bu durum üzücü olabilirdi, ama insanların beni bu yalan düzen karşısında ciddi bi tehlike olarak görmelerinden hoşnutum; Korn yada Disturbed gibi şov işinin gerektiği ölçüde radikallik yapan gruplar arasında değiliz ve kendimize çeki düzen verip onların yolundan gitmeyeceğiz” diyordu. Aynı sıralarda Milan’da da benzeri bir yasakla karşılaştı Manson. Grotesque Burlesque turnesinin Milan ayağı belediye meclisinin kararıyla iptal edildi ve konser milan yakınlarındaki Monza’ya taşındı.

2007'de Manson'dan boşanma davası açtı ve çift aynı sene ayrıldı. Marilyn Manson şu an 21 yaşındaki Evan Rachel Wood ile aşk yaşamaktadır. Heart Shaped Glasses klibinde beraber oynayan çift, sevişme sahneleriyle dikkat çekmişlerdir. Eat Me, Drink Me albümündeki şarkılar da Evan ve eski eşi Von Teese için yazılmışlardır.

Grup Elemanları ve İsimleri

Marilyn Manson - Vokal (1989- )
Twiggy Ramirez - Bas Gitar (1993-2002)(2008- )
Chris Vrenna - Keyboard (2007- )
Ginger Fish - Bateri (1995- )

Eski Elemanlar

Zsa Zsa Speck - Keyboard (1989 - 1990)
Olivia Newton Bundy - Bas Gitar (1989 - 1990)
Gidget Gein - Bas Gitar (1990 - 1993)
Sara Lee Lucas - Bateri (1990 - 1995)
Daisy Berkowitz - Gitar (1989 - 1996)
Zim Zum - Gitar (1996 - 1998)
John 5 - Gitar (1998 - 2004)
Mark Chaussee - Gitar (2004 - 2005)
Madonna Wayne Gacy - Keyboard (1990 - 2007)
Tim Skold - Gitar (2003 - 2008)
Rob Holliday - Bas Gitar (2007 - 2008)
Wes Borland - Gitar (2008 - 2009)

İsimler

Marilyn Manson: Üntü aktist Marilyn Monroe ve 1960'ların ünlü katili Charles Manson
Madonna Wayne Gacy: Ünlü şarkıcı Madonna ve palyaço kılığındaki katil John Wayne Gacy
Ginger Fish: Dansçı Ginger Rogers ve kız çocuk katili Albert Fish
Zsa Zsa Speck: Macar aktirst Zsa Zsa Gabor ve hemşire katili Richard Speck
Olivia Newton Bundy: Şarkıcı Olivia Newton John ve kız çocuk katili Theodore Bundy
Gidget Gein: Bir TV karakteri Gidget ve katil (2 kişi öldürdüğü için) Ed Gein
Sara Lee Lucas: Bir mağazalar zinciri Sara Lee ve 108 kişinin katili Henry Lee Lucas
Daisy Berkowitz: Bir Tv Karakteri Daisy Duke ve "Sam'in oğlu" lakaplı katil David Berkowitz
Zim Zum: Kaballa inancına göre yaratılış
Twiggy Ramirez: İngiliz model Twiggy ve şeytana tapan katil Richard Ramirez

Albümleri

1994 - Portrait of an American Family
1995 - Smells Like Children
1996 - Antichrist Superstar
1997 - Remix & Repent
1998 - Mechanical Animals
1999 - The Last Tour on Earth
2000 - Holy Wood (In the Shadow of the Valley of Death)
2003 - The Golden Age of Grotesque
2004 - Lest We Forget
2007 - Eat Me, Drink Me
2009 - The High End of Low

Single'ları

Portrait of an American Family

Dope Hat
Get Your Gunn
Lunchbox


Smells Like Children

Sweet Dreams (Are Made of This)


Antichrist Superstar

The Beautiful People
Tourniquet
Antichrist Superstar
Man That You Fear
Cryptorchid


Spawn Soundtrack

Long Hard Road Out Of Hell


Mechanical Animals

The Dope Show
I Don't Like The Drugs (But The Drugs Like Me)
Rock Is Dead
Coma White


The Last Tour On Earth

Astonishing Panorama of the Endtimes


Holy Wood

Disposable Teens
The Fight Song
The Nobodies
Holy Wood Tour
Working Class Hero


Not Another Teen Movie Soundtrack

Tainted Love


The Golden Age Of Grotesque

mOBSCENE
This Is the New Shit
(s)AINT


Lest We Forget

Personal Jesus
The Nobodies 2005


Eat Me, Drink Me

Heart-Shaped Glasses (When the Heart Guides the Hand)
Putting Holes In Happiness

alıntıdır: www.anatolianrock.com, wikipedia.org, www.marilynmanson.com, lastfm.com.tr

28 Haziran 2009 Pazar

Abdülhamid Han Ve Robot Teknolojisi

Abdülhamid Han'ın yaptırmış olduğu  'ALÂMET' isimli robot; dünyada ezan okuyan ilk saat olma özelliğine sahiptir. Sultan, bu muhteşem özelliklere sahip saati Japonya'ya göndermiştir. Muhtemel ki Japonlar, bugünkü robot teknolojilerini, semâ yapan, ezan okuyan bu saatten almışlardır.

1887 yılında Japon İmparatoru'nun yeğeni Prens Komatsu   bir savaş gemisiyle İstanbul'a gelir. Abdülhamid  Han'a birtakım hediyeler takdim eder ve  Sultan ile görüşmelerde bulunur.

1889 yılında ise; Japon İmparatoru Meiji, İstanbul'a özel elçiler gönderir. Bu elçilerle birlikte; Sultan Abdülhamid Han'a  özel hediyeler ve bir de özel bir mektup gönderir. Gönderilen bu hediyeler içersinde; Japonya'nın en büyük nişanı olan, Büyük Krizantem Nişanı da vardır. Bu Nişan, Sultan Abdülhamid Han'a takdim edilir. Özel mektupta ise Japon İmparatoru, Abdülhamid Han'dan; "İslâm dini, ilim ve teknolojik gelişmeler, vakıflar, hayır kurumlar vs. konuları ile ilgili olarak kendilerine Japonca veya Fransızca olarak bilgiler," gönderilmesini rica eder.

Abdülhamid Han, konuyu Şeyhülislam Cemâleddin Efendi'ye  açar. Osmanlı'nın bilgi ve teknolojisi hakkında bilgi isteyen, deniz aşırı bir ülkeye, eli boş elçiler gönderilemezdi. İlk etapta; tezhipli bir Kuran-ı Kerim ve daha bir çok hediye, elçilerle  Japon İmparatoru'na gönderilir. Diğer bilgiler için de süre istenir.

Bu süre zarfında  Sultan Abdülhamid Han, Yeni Kapı Mevlihânesi saat sanatkârı, Musa Dede'yi Huzur'a çağırır. Musa Dede saat mekaniğini çok iyi bilen zattı. Sultan, Musa Dede'den; "çok iyi bir ekip kurarak, daha önce hiç yapılmamış, eşi benzeri olmayan, teknolojik bir saat yapmasını," ferman buyurur. Bunun üzerine Musa Dede, yedi kişilik bir ekip kurarak  çalışmalara başlar. " Daha önce hiç yapılmamış, dengi olmayan nasıl bir saat yapmalı ?" Diye derin düşüncelere dalar.

Birkaç gün sonra, Sultan Abdülhamid Han, çalışmalar hakkında bilgi almak için Musa Dede'yi Huzur'a çağırır. Musa Dede ve ekibinin çizdikleri projeleri inceler, ancak bunlardan tatmin olmaz. Çünkü Musa Dede'nin getirdiği çizimler, klasik saat örneklerinin değişik versiyonlarıdır. Huzur'da bulunan Derviş Dede'ye fikri sorulur. Derviş, kağıttaki çizimleri inceler ve şöyle der: "Bu saat Semâzen  şeklinde olsun. Her saat başı, kollarını açıp semâ etsin ve gong çalsın." Sultan Abdülhamid Han projeyi eline alır, dikkatlice inceler, tefekküre dalar ve dahiyane şu fikri söyler: "Hayır gong çalmasın! Ezan okusun. Öyle bir tertip yapın ki, saat başı ezan okusun," der. Kağıda birkaç ayrıntı çizerek Musa Dede'ye verir. Musa Dede, "Ferman Sultanımındır," diyerek düşünceli bir şekilde huzurdan ayrılır.

Guguklu, gonglu  ve değişik melodili saatler mevcuttu. Bunlar; körük ve mekanik düzenlerle halledilebilirdi. Ama ezan sesi, insan sesiydi. Bu nasıl yapabilirdi? Sultan'a, ' Efendim bu nasıl olur?' Demeden Huzur'dan çıkmıştı. Musa  Dede, bu düşüncelerde sahafları dolaşırken, Fakir Dede'ye rastlar. Fakir Dede  Melâmi Mevlevî  Meşreb bir zattı. Musa Dede, konuyu gizlice Fakir Dede'ye açar. Fakir Dede, Musa Dede'yi neşeye boğan şu bilgileri vermişti: Frenk icadı Gramofondan ilham alınabilir. Edison 1877 yılında fonograf cihazını bulmuştu. Ses kaydı yapan  bu cihazı önerir. Gramofonun  1887  yılının 20 Eylülü'nde Emil Berliner tarafından patenti alınmıştı. Yani ezan okuyan saat yapmak mümkündü.

Hemen çalışmalara başlandı. Kısa bir süre sonra, Semâzen şeklinde, normal bir insan boyuna yakın, saatli bir robot yapıldı. Robotun özellikleri şu şekilde idi: Kaideye oturtulmuş gövdesi; saat başı semâ ediyor, bu esnada kollarını açıyor, gümüş levhalardan yapılmış etekleri açılıyor ve aynı anda ezan okuyordu. Etek kısmının üstündeki mazgallardan ezan sesi geliyordu. Öyle bir mekanizma kurulmuştu ki, tüm bunları yaparken yarım metre yürüyor, hem dönüyor ve ezan bitince de tekrar yarım metre geri giderek yerine dönüyor; kollarını ve eteklerini indiriyordu.  Robot'un tamamı gümüş ve altın kaplamadan yapılmıştı. Robot'un arka kısmında kurma yeri mevcuttu ve yedi günde bir kuruluyordu.

Robot'u Sultan Abdülhamid Han'a gösterdiklerinde, Sultan çok beğenmiş ve biraz da şaşkınlıkla; "bunun ismi ALÂMET olsun. Bu tam bir ALÂMET," demişti.

Alâmet'in, gövdesinin boyun kısmına yakın yerinde; altın işlemeli ay-yıldız, eteğindeki mazgalların altında ise, Osmanlı Devlet Arma'sı bulunuyordu. Sağ kolunun altında ise, bu projede yer alan ustaların baş harfleri yer almıştı.

Sultan Abdülhamid Han;  asrın harikası, sanat ve teknoloji eseri olan, ezan okuyan bu robotu, Ertuğrul Firkateyni ile Japon İmparatoru'na, özel bir mektup, başka hediyeler ve nişanlar ile beraber göndermişti.

Firkateyn'in, kafile Başkanı Albay Osman Bey, gemi komutanı da Yarbay Ali Bey'di. Temmuz 1889 yılında İstanbul'dan yola çıkan gemi, 7 Haziran 1890 tarihinde Japonya'nın Yokohoma limanına varmış ve Japon Hanedanınca  görkemli bir tören ile karşılanmıştır.

Şimdi, bu Alâmet isimli ezan okuyan saatin varlığı bugüne kadar niye bilinmedi? Biraz bu konuyu irdeyelim: Japon elçiler İstanbul'a gelip, Sultan Abdülhamid Han'a Japonya'nın en büyük nişanı olan Krizantem'i verdiklerinde, mukabiliyet  esasına göre, kendilerine Abdülhamid Han'ın da, Osmanlı Devlet'i adına Japon  İmparatoru'na bir nişan verip vermeyeceği sorulur. Bunun üzerine Ertuğrul Firkateyni ile ; Osmanlı Özel Nişanı ve yanında diğer hediye ve nişanlar,  Osman Bey tarafından  Japon İmparatoru'na takdim edilir.

Tarih kitapları ve Osmanlı arşivlerinde bu olaylar belgelerle sabittir. Fakat bilinmeyen konu şudur: Peki Alâmet isimli, ezan okuyan, saatli robottan neden hiç söz edilmez! Bu işin sırrı da şudur: Belgeler de şöyle der: "Osmanlı nişanları, hediyelerle beraber Japon İmparatoru'na takdim edilmiştir." Bu kısımlar Japonlara ait belgelerde ise şu şekilde mevcuttur: " Osmanlı Devleti adına, Sultan Abdülhamid Han'ın elçileri, Osmanlı nişan ve hediyelerini Japon İmparatoru'na sunmuşlardır." İşin püf noktası, Alamet'ten bahsedilmemesinin  sırrı burada saklıdır. Şimdi lütfen dikkat buyurun: Osmanlıca, Alâmet  demek, nişan, işaret demektir.Yani ALÂMET kelimesinin Osmanlıca lügat  karşılığı NİŞAN'dır. İşte sır budur. ALÂMETTEN;  NİŞANLAR VE HEDİYELER olarak kayıtlarda bahsedildiğinden, Alâmet adeta kamufle olmuştur. Yani bilerek bir  saklama yoktur. Bugüne kadar tarihin tozlu sayfalarında saklı kalmış bir hakikat böylece  ilk defa gün yüzüne çıkmış oldu.

Fakat yine de akıllara bazı soru işaretleri gelebilir? Meselâ, Japonlar niye bu robot (Alâmet) gerçeğini ifşa etmemişlerdir? Bu soruya şöyle yanıt bulunabilir: O dönemlerde Japon Hanedanlığı karışıklıklar yaşıyordu. Saraylar ve bazı özel hediye mekânları yağmalandı, soyuldu. Alâmet o karışık dönemde, bu soygunlar esnasında birinin eline geçmiş olabilir. Bir başka soru işareti ise; O dönemlerdeki saat firmaları acaba Alâmet'ten ilham almış olabilirler mi? Mesela, Seikosha  saat fabrikası 1892 yılında kurulmuş, 1899 yılında ilk alarmlı saati piyasaya sürmüştür. 1881 yılında Kintaro Hattori tarafından Seiko Co limitet şirketi kurulmuştur. Soru şudur: Acaba Alâmet bu saatlere ilham olmuş mudur? Acaba Alâmet'in üzerinde bulunan 7 ustanın baş harfleri bir şeyler ifade ediyor mudur? Ezan okuyan saatlerin menşeinin Japonya olmasında  acaba ne kadar Alâmet'in etkisi vardır? Bilinmez ama bilinen bir şey varsa; ilk ezan okuyan ve robot sayılabilecek saati dünyada ilk defa Sultan Abdülhamid Han sahneye çıkarmıştır.

SIRDAŞ, Alâmetle ilgili olarak Sultan Abdülhamid Han'a tarihi bilgileri okur, ve Kara Kaplı'ya kaydeder. Sultan Abdülhamid Han'da; "bu teknolojinin daha da geliştirilmesi gerektiğini vurgular."

Alâmet'in tek resmi; muhtemelen  YILDIZ yağmasında yanmış olup, deforme olmuş haliyle geride kalkan parçasına baktığımızda; bu projede görev alan ustalardan biri elinde kurma kolu ile görülmekte, yanında ise Alâmet bulunmaktadır.Resmin üzerinde, silinmiş Osmanlıca yazılar ve bir köşesinde silinmiş Japonca harfler yer almaktadır.

Şunun bilinmesinde fayda vardır; robot teknolojisi çoğunun bildiği gibi, yeni bir teknoloji değildir. 1900 yılların başında yayınlanan Osmanlıca gazetelerin birinde: Robotları kullanarak dünyayı ele geçirilmeye çalışılacağı ve bu yönde çalışmaların olduğu yazılmaktadır.

İslâm bilginleri, robot diye tabir edilen çalışmaları asırlar önce yapmıştır. Fakat bilinen ve işlevi olan ilk robot ALÂMETTİR. Robot terimi, önceden programlanmış komutları yerine getiren mekanik vs. cihaz demektir.Çok azı insana benzer.

Bu vesile ile Ertuğrul Firkateyni şehitlerinin aziz ruhlarına El-Fatiha.

Oktan Keleş

oktankeles@gmail.com

alıntıdır

27 Haziran 2009 Cumartesi

Mindset Üzerine

48 YIL SONRA OTOMOBİL'DE İLK "DEVRİM" 

İlk Türk otomobili Devrim`den tam 48 yıl sonra bu kez Türk tasarımı çevreci bir otomobile imza atıldı. Ünlü tasarımcı Murat Günak`ın geliştirdiği hibrid otomobil Mindset`i Türkiye`de üretmek için sürdürdüğü çalışmalar meyvesini verdi. 

Yaratıcı Türk Murat Günak girişimci genlerinin etkisiyle 400-500 milyon euroluk yatırım desteği için Başbakan Erdoğan'la görüştü. Günak'ın yanında İsviçreli ortağı Lorenzo Schmid de vardı. 


PROJE YATIRIMCISI TÜRK OLACAK 

Otomobildeki Türk devrimine finans sağlayacak olan yatırımcının Türk olması konusunda anlaşıldı. Yatırımcılar arasında Volkswagen`i Türkiye`de yatırıma ikna etmeye çalışan Doğuş Grubu'nun başarılı Başkanı Ferit Şahenk de bulunuyor. Bir aksilik çıkmazsa yatırımcı sayısı 4 olacak. 


VW'DEN AYRILIP KENDİ MARKASINI YARATTI 

VW Grubu Tasarım Başkanlığı`ndan ayrıldıktan sonra İsviçre`de kendi markasını yaratmak için çalışmaya başlayan Murat Günak, Mindset adını verdiği hibrid aracı üretmek için yatırımcı arıyordu. 

SABAH gazetesinde çıkan haberler üzerine harekete geçen Yatırım Ajansı, TAYSAD ve İhracatçılar Birliği, Murat Günak`la temasa geçti. Murat Günak`ın da Mindset`i Türkiye`de üretmeye sıcak bakması, çalışmayı hızlandırdı. Günak`ın Mindset`i anavatanında üretmeyi istediğini söylemesinden etkilenen Başbakan Erdoğan, rahatsızlığına rağmen özel araçla üstü kapalı olarak getirilen Mindset`in direksiyonuna geçip sır gibi saklanan projeyi tüm dünyaya duyurdu. Başbakanlık resmi konutu etrafında tur atan Erdoğan, teknoloji harikası otomobili oldukça beğendi, motorun çok sessiz çalıştığını söyledi.


7 SANİYEDE 100 KM HIZ 

Türk tasarımcı MURAT GÜNAK`ın tasarladığı hibrid (hem elektrikli hem de benzinli motorla çalışan otomobil) motorlu araç; 7 saniyede 100 kilometre hıza ulaşabiliyor. 100 beygir gücünde motora sahip Mindset`in aküleri, frene basıldığında dolmaya başlıyor. 

Dolu aküsüne ek olarak benzinli motor desteğiyle yol alabilen Türk hibrid'i Mindset tek şarjla 800 kilometre yol yapabiliyor. 

İsteğe bağlı olarak 26 beygir gücünde iki silindirli benzinle çalışan portatif motorla desteklenebiliyor. Mindset, güneş enerjisi ile giderken arka stop lambası yeşil renkte yanıyor. Fiyatının 50 bin Euro civarında olması beklenen elektrikli otomobil, 800 kg ağırlığa sahip. İlk etapta yılda 10 bin adet üretilmesi planlanıyor. 



TÜRK'ÜN ADINI DUYURACAK 

Otomobilin maksimum hızı saatte 140 kilometre. Bu arada Devlet Bakanı Çağlayan da, `Türkiye açısından dünyanın çok önemli yatırım ve markası olacak, dünyaya Türk adını, Türk imajını duyuracak`` dedi. Çağlayan, otomobili Türk sanayicisinin Anadolu`daki KOBİ`leriyle beraber üreteceğini söyledi. 



MINDSET'İ TÜRKİYE İÇİN YAPTIM 

Murat Günak tasarımın 2 yıl sürdüğünü belirterek, `Beyefendiye gösterdik. Bizim için çok büyük bir gün. Mutlu bir şekilde geri dönüyoruz`` dedi. 

Mercedes, Volkswagen ve Peugeot firmalarında tasarım başkanı olarak çalıştığını anımsatan Günak, bu aracı Türkiye için yaptığını söyledi. Günak, Başbakan`ın çok mutlu olduğunu ifade ederken de `Baksanıza araçla dışarıya çıktı`` dedi. 



SERİ ÜRETİM OLACAK MI? 

`Aracın seri üretiminin yapılıp yapılamayacağı`` sorusu üzerine ise Günak, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan`ı işaret ederek, `Beyefendiye sormalı`` dedi. Geçen hafta sonu İstanbul`a gelen Günak, Devrim Arabaları filmini de izledi. 



İLK DEVRİM AĞLATTI 

Mühendislerin verdiği mücadeleden etkilenen Günak, filmin sonunda gözyaşlarına hakim olamadı ve hüngür hüngür ağladı. 

Mindset'te Güvenlik: 

Kaynaklanmış alüminyum profillerden oluşan bir yürüyen aksam destekleyici öğeleri sağlıyor. Bu yürüyen aksama harici kaplamaları oluşturan elyafla güçlendirilmiş, plastik bileşenler takılmış. Güvenlik içeren yolcu bölmesi yürüyen aksamın bir parçası ve bütün yolcu kısmının etrafını saran son derece katı bir konstrüksiyondan oluşuyor. Dahası, kapılardaki ve aracın üzerindeki güçlendirici profiller ve öndeki hava yastıkları yolcuların güvenliğini arttırıyor. 

Mindset'te sınırısz seçenek: 
Örnek vermek gerekirse, yol kapsamını artırmak için kullanılabilecek, ihtiyaç duyulmadığında garajda bırakılabilen bir menzil uzatıcı güneş panelleri, ayrıca ayarlanabilen, özel amaçlar için, örneğin golf çantaları, giysiler, alışveriş, köpekler vs. için gereken ekstra girintilere ve eklere sahip bir iç hacim bunların arasında sayılabilir. 



PEKİ BU AŞAMAYA NASIL GELİNDİ 

Küresel ekonomik krizin vurduğu otomobil sektöründe dev şirketler birer birer batarken, Murat Günak bu olumsuzlardan etkilenmemeye çalışarak hayalini gerçekleştirmek uğruna çabaladı. Dün tanıtılan projeye destek verense İsviçreli yatırımcı Sprit Avert`in patronu Lorenzo Schmid oldu. 

Toplam 250 milyon euro yatırım yapılan Mindset bu yılın ikinci yarısında satışa çıkacak.

alıntı

Rapidshare'e Ceza: 24 Milyon Euro

Dosya paylaşımı konusunda en popüler hizmetlerden biri olan RapidShare, yakın zamanda Alman telif hakları koruyucusu organizasyon olan GEMA'nın şikayeti ile mahkemeye verilmişti. GEMA, RapidShare'in hizmetlerini kullanan korsanları telif hakları korunan eserleri yasa dışı olarak site üzerinden paylaştığını ve RapidShare'in bu konuda ciddi önlemler almayarak, adeta buna çanak tuttuğunu iddia ediyordu.


Mahkeme nihayet sonuçlandı.

GEMA'nın şikayette bulunduğu 5000 müzik parçasının telif haklarını korumadığı gerekçesi ile RapidShare'e tam 24 milyon Euro ceza verildi. Alman kanunlarına göre internet üzerinde telif haklarını koruma görevi sanatçıların değil, servis sağlayıcıların. RapidShare de bu görevini yerine getirmediği gerekçesi ile ceza aldı.


Michael Jackson: 1958 - 2009


Michael Joseph Jackson (d. 29 Ağustos 1958 – ö. 25 Haziran 2009) “Pop’un Kralı” olarak tanınan Afro-Amerikalı şarkıcı, müzisyen, besteci, söz yazarı ve pop yıldızı.

Jackson Ailesi'nin dokuz çocuğunun yedincisi olarak dünyaya gelen Michael Jackson, babasının kurduğu Jackson 5 grubunda 1971 yılında henüz 11 yaşındayken müzik yaşamına atılmıştır.[a] Daha sonra Off the Wall (1979), Thriller (1982), Bad (1987), Dangerous (1991), HIstory (1995) gibi milyonlarca satan solo albümlere imza atan Jackson, büyük bir şöhret kazanmış ve “Pop’un Kralı” (İngilizce: The King of Pop) olarak anılmaya başlanmıştır. Guinness Rekorlar Kitabı'na da giren Jackson, özellikle son yıllarda bazı sağlık sorunları ve skandallarla gündeme gelmiştir.

Üç çocuk babası olan Michael Jackson, 25 Haziran 2009 günü Los Angeles'taki evinde geçirdiği rahatsızlık sonucu koma hâlinde hastaneye kaldırılmış fakat kurtarılamamış ve kalp durması nedeniyle 50 yaşında hayatını kaybetmiştir.


Michael Jackson'da 1980'li yıllarda fiziksel değişiklikler görülür. Kahverengi olan teninin açılarak beyazlaşması gibi bazı değişiklikler olmuştur. Michael Jackson'da vitiligo hastalığı vardır. Bu hastalık Dünya üzerindeki zenciler arasında milyonda bir oranında görülmektedir. Bu hastalığa ilk yakalandığı dönemlerde beyaz lekelerin oluştuğu bölgeleri koyu renk makyajla kapatmıştır. Daha sonra hastalık sebebiyle vücudunun büyük bir kısmı beyazlayınca koyu bölgeleri de açık renk makyajla kapatmaya çalışmıştır. Bu hastalığın teşhisi kendisine ilk olarak 1981 yılında konmuştur. Bu hastalık en çok yüzüne vurmuştur. Yüzü beyazlamış, burnunun üstünde bir leke oluşmuştur.

Çocukluk ve gençlik yılları

29 Ağustos 1958 tarihinde, Amerika'nın Indiana eyâletinin, Gary şehrinde doğdu. Dokuz çocuklu bir ailenin yedinci üyesi olarak dünyaya gelen sanatçının tam adı, Michael Joseph Jackson'dır. Şarkıcının fabrika işçisi olan babası, Joseph Jackson, müziğe tutku derecesinde bağlıydı ve boş zamanlarında gitar çalıyordu. Eşi Katherine (Scruse) ile evlenip kalabalık bir aile haline geldikten sonra, bu ilgisini çocuklarına da aşıladı.

60'lı yılların başlarında büyük erkek kardeşleri, Jackie, Tito ve Jermaine, babaları tarafından organize edilen "The Jackson Brothers" adında bir grup kurarak, kulüplerde şarkı söylemeye ve yarışmalara katılmaya başladılar. Jackson'un sahip olduğu ses ve dans yeteneği, kısa zamanda fark edildi. Henüz yaşı küçük olmasına rağmen, özellikle solo şarkılardaki performansı nedeniyle, 1964'de, diğer kardeşi Marlon'la birlikte gruba dahil edildi. Artık beş üyeden oluşan kardeşler, grubun adını "The Jackson 5" olarak değiştirdi.

1968'e kadar geçen süreçte, amatör çalışmalarına gece kulüplerinde ve barlarda devam eden grup, Harlem-New York'ta bulunan Apollo Tiyatrosu'nda düzenlenen bir yarışmada birinci gelerek,[16] dönemin en ünlü R&B plak şirketi Motown'ın kurucusu Berry Gordy'nin dikkatini çekti. 1968'te Motown'la imzaladıkları sözleşmeden sonra Kaliforniya'ya taşınan grubun yıldızı hızla parlamaya başladı.

Söz konusu şirketten Suzanne de Passe’ın menajerliğinde çıkan ilk dört tekli, "I Want You Back", "ABC", "The Love You Save", "I'll Be There" listelerde bir numaraya oturdu. O-Jays grubu ve James Brown gibi soul müziğin önderlerinin izinden giden The Jackson 5, 70'lerin başında zenci pop ve soul vokal gruplarının dünya çapında bir numaralı temsilcisi haline gelmişti. Michael Jackson ise, bu yeni müzik tarzını kendi içerisinde, dansıyla birlikte harmanlayarak, özgün bir tarza dönüştürecek, kendi kulvarında yalnız koşacaktı. Grubun bu hızlı yükselişinden sonra, güçlü sesiyle, farklı dansıyla oldukça sivrilen ve öne çıkan Michael Jackson, 1971-1976 yılları arasında halen The Jackson 5'a bağlı olarak, yine Motown'dan, "Got To Be There", "Ben", "Music and Me" ve "Forever Michael" adlı ilk solo albümlerini çıkardı. Artık Jackson için bireysel kariyerin önü açılmıştı.

Walt Disney Pictures tarafından, 1971'de grubun çizgi filmi yapıldı ve yayına verildi. Ününü tüm dünyaya duyuran Jackson kardeşler, uluslararası konserler serisine 1972'de İngiltere'den başladılar ve gittikleri her yerde kapalı gişe yaptılar. Bu dünya turnelerinde Commodores ve Lionel Richie, The Jackson 5'ın alt grupları olarak sahneye çıkmıştı. 1973'den itibaren grubun satış rakamlarının düşme eğilimi göstermesiyle birlikte, Motown kontrolü ele alarak, bundan böyle şirket tarafından seçilecek şarkıların seslendirilmesi konusunda Jackson'lara baskı yapmaya başladı. Sıkıntılı günler geçiren grup, 1976'da şirketten ayrılma kararı alarak, Epic Records'la sözleşme imzaladı.

Bu gelişmeden sonra Motown, Jackson'lar aleyhine, sözleşmeyi ihlal etmek savıyla dava açtı. Aynı yıl, grubun bilgisi olmaksızın "The Jackson 5 Anthology" adıyla karışık bir albüm yaparak piyasaya sürdü. Bu gelişme iplerin iyice gerilmesine neden oldu. Şirketin sahibi Berry Gordy'nin kızıyla evli olan Jermaine Jackson, taraflar arasındaki bu ihtilaftan dolayı, gruptan ayrılarak Motown'da kaldı. İsim hakkını kaybeden Jackson kardeşler ise, Jermaine'in yerine en küçük kardeşleri Randy'i gruba dahil ederek, The Jacksons olarak ismini değiştirdi. Yenilenen grup için artık yeni bir dönem başlıyor; Michael ise zirveye doğru koşar adım ilerliyordu. The Jacksons kısa zamanda toparlandı ve 1976 - 1984 yılları arasında, ağırlıklı kendi parçalarından oluşturdukları albümler ve teklilerle kariyerlerinde yükselmeye devam etti. Yeni şirketlerinden altı yeni albüm çıkaran grubun, 1978'deki Destiny çalışması neredeyse patlama yaptı ve Jackson kardeşlerin en başarılı albümleri arasında yer aldı.

Bu albümün Michael için de ayrı bir önemi oldu. Çünkü kendi bestelediği şarkılar, dünya çapında büyük beğeni topladı ve grubun klasikleri arasına girmeyi başardı. Böylece Michael'ın "beste yapabilme" gibi başka bir yeteneği daha ortaya çıkmış oldu. Söz konusu albüm iki milyondan fazla satarak, grubun ve özellikle de Michael'ın ününe ün kattı.

Discografisi

1971: Got to Be There
1972: Ben
1973: Music and Me
1975: Forever, Michael
1979: Off the Wall (Dünya Çapında 20 milyon Satış)
1982: Thriller (Dünya Çapında 109 milyon Satış)
1987: Bad (Dünya Çapında 30 milyon Satış)
1991: Dangerous (Dünya Çapında 30 milyon Satış)
1995: HIStory (Dünya Çapında 18 milyon (36 milyon) Satış)
2001: Invincible (Dünya Çapında 10 milyon Satış)

Saygıyla Anıyorum.